2D480. بســـم الله الرحمن الرحيموَهُوَ الَّذِيَ أَنشَأَكُم مِّن نَّفْسٍ وَاحِدَةٍ فَمُسْتَقَرٌّ وَمُسْتَوْدَعٌ قَدْ فَصَّلْنَا الآيَاتِ لِقَوْمٍ يَفْقَهُونَEn'am 98 - Ve O, sizi bir tek nefisten meydana getirendir. Sizin için bir yerleşme yeri, bir emanet olarak konuluş yeri vardır. İnce düşünen bir toplum için ayetleri böylece açıkladık. Allah gece, gündüz, güneş ay, yerler ve gökleri yaratanın kendisi olduğunu önceki ayetlerde bildirdikten sonra bu ayette insanın yaratılmasıyla ilgili gerçekleri anlatmaktadır. “Ve O, sizi bir tek nefisten meydana getirendir.” Allah bu ayette insanın bir tek nefisten yaratıldığını haber veriyor. Buradaki “bir tek nefisten” ibaresinden kasıt; Adem Çünkü Adem yaratılan ilk insandır. Havva dahil bütün beşer ondan türemiştir. Allah bu konuyla ilgili olarak bir başka ayette şöyle buyuruyor“Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan, ondan eşini vareden ve o ikisinden bir çok erkek ve kadınlar üreten Rabbiniz’den sakının.” Nisa 1Bütün insanların bir tek nefisten yaratılması Allah ın kudretini, ilmini, hikmetini ve birliğini gösterir. Nasıl ki her şeyi yaratan ve her şeye gücü yeten O ise, ibadet edilmesi gereken yüce varlık da sadece O’dur. Allah insanları bir tek nefisten yarattığını söylemesi, insanların asıllarının bir olduğunu, aralarında herhangi bir fark olmadığını göstermektedir. İnsanların arasındaki tek fark, takva ayet bütün insanların birbirleriyle akraba olduklarını, birbirleriyle tartışmamaları gerektiğini, birbirleriyle iyi geçinmelerini ve birbirlerine yardımcı olmaları gerektiğini, özellikle de kardeş olan kimselerin birbirlerine iyi muamelede bulunmaları ve birbirleriyle çarpışmamaları gerektiğini göstermektedir. “Sizin için bir yerleşme yeri…” Allah insanları bir tek nefisten yarattığını haber verdikten sonra ayetin bu kısmında insanın nasıl çoğaldığını haber vermektedir. Allah bu ayette şöyle buyuruyor“Sizin için rahimlerde veya yeryüzünde kalacağınız bir yerleşme yeri vardır.” Allah başka ayetlerde bu konuyla ilgili olarak şöyle buyuruyor“Yeryüzünde belirli bir zamana kadar, sizin için rızkınızı elde edeceğiniz bir yerleşme yeri vardır.” Bakara 36 “Yeryüzünde belirli bir zamana kadar, sizin için rızkınızı elde edeceğiniz bir yerleşme yeri vardır.” A’raf 24“Bir emanet olarak konuluş yeri vardır.” Allah ayetin bu kısmında şöyle buyuruyor“Sizler için erkeklerin sulbünde veya yeryüzünde ölünceye kadar ya da yer altından dirilinceye kadar emanet olarak yani, geçici olarak kalacağınız bir yer vardır.”Bu ayetteki “yerleşme yeri” ve “emanet yeri”nden kastın ne olduğu konusunda alimler ihtilaf Mes’ud’un bir görüşüne ve İbni Abbas, Mücahid, Katade ve başkalarına göre “yerleşme yeri”nden kasıt; rahimler, “emanet yeri”nden kasıt; erkeklerin sulbudür. Bu görüş daha kuvvetlidir. Bazı alimler ise bunun tam tersini Mes’ud’un diğer bir görüşüne ve başka alimlere göre “yerleşme yeri”nden kasıt; yeryüzüdür. “Emanet yeri” nden kasıt ise; ölümdür. “İnce düşünen bir toplum için ayetleri böylece açıkladık.”Allah ayetin bu kısmında şöyle buyuruyor“İşte ayetlerimizi böylece değişik şekillerde açıklıyoruz ki, bu ayetleri anlayabilecek, onları kavrayabilecek, onlardan ibret alacak insanlar irademiz, ilmimiz, hikmetimiz ve rahmetimizi çok iyi öğrensinler ve bu bilginin gereğiyle amel etsinler.” Allah güneşi, ayı, yıldızları zikrettiği ayeti; “Bilen bir kavim için ayetleri işte böylece açıkladık.”, Adem oğullarını zikrettiği bu ayeti ise; “İnce düşünen bir toplum için ayetleri böylece açıkladık.” şeklindeki ifadelerle bitirmiştir. Çünkü beşerin bir tek nefisten yaratılması, sonra o nefisten değişik insanların yaratılması, ince bir düşünce ve derin bir anlayışı gerektirir. İşte fıkhın manası budur. Fıkıh; ince anlayış, demektir. “Kavmun yefkahun” ise; ince anlayış sahibi kimseler demektir. Fakat yıldızların yerlerini belirlemek ve onları kullanarak, karanlıklıkta gerek karada ve gerekse denizde yolu bulmak ince anlayışa bağlı değildir. Bu konuda sadece bilgiye, ilme ihtiyaç vardır. Bu sebeble yıldızlardan istifade etmek için biraz bilgi sahibi olmak ve yıldızları izlemek yeterlidir ve bunlarla ilgili bilgiyi öğrenmek dikkatle bakılarak elde edilir. İnsanın yaratılışı ise böyle değildir. İnsanın bir tek insandan yaratılmış olmasının hikmeti ilimle bilinemez. Bu konuda ancak ince anlayış gereklidir ve ancak ince anlayış sahibi olan kimseler insanın yaratılışıyla ilgili hikmeti kavrayabilirler. بســـم الله الرحمن الرحيميَا أَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُواْ رَبَّكُمُ الَّذِي خَلَقَكُم مِّن نَّفْسٍ وَاحِدَةٍ وَخَلَقَ مِنْهَا زَوْجَهَا وَبَثَّ مِنْهُمَا رِجَالاً كَثِيرًا وَنِسَاء وَاتَّقُواْ اللّهَ الَّذِي تَسَاءلُونَ بِهِ وَالأَرْحَامَ إِنَّ اللّهَ كَانَ عَلَيْكُمْ رَقِيبًاNisa 1 - Ey insanlar! Rabbinizden korkun O’nun emirlerini yerine getirip yasaklarından uzak durun. O, sizi bir tek nefisten Adem’den yaratan, ondan eşini Havva’yı yaratan ve bu ikisinden birçok erkek ve kadın meydana getirip dünyanın her yerine yayandır. Adını zikrederek birbirinizden istekte bulunduğunuz Allah’tan korkun ve akrabalık bağlarına riayet etmemekten sakının. Muhakkak ki Allah üzerinize gözetleyicidir yaptığınız her şeyi bilir ve ona göre hesap soracaktır. Allah bu ayette bütün insanlara hitab ederek şöyle buyuruyor "Ey insanlar! Sizi yoktan vareden, nimetleriyle terbiye eden, rızıklandıran, yaşatan Rabbiniz'den gereği gibi korkun! Emirlerine itaat edin ve yasakladığı şeylerden kaçının." Ayetteki "Allah'tan korkmak" yani; takvadan kasıt; nefsi, Allah gazab ve azabından korumaktır. Bu, ancak Allah O'nun razı olduğu ve razı olmadığı şeyleri bilmekle olur. Bunları bilmeksizin Allah gazab ve azabından korunmak mümkün olmaz. Bu bilgilere ise ancak, Allah kitabı Kur'an'ı anlayan, Rasulullah sünnetini bilen Selefi Salihinin, Kuran ve sünnet hakkındaki görüşlerini bilmek ve onlarla amel etmekle ulaşabilinir. “O, sizi bir tek nefisten Adem’den yaratan…” Ayette ki, bütün insanların kendisinden yaratıldığı nefis; Adem Allah toprağın değişik türlerinden alarak Adem yaratmıştır ve onda bütün toprak renkleri mevcuttur. Bu sebeple bütün insanlar bu toprağın rengine göre değişik renklerde yaratılmışlardır. Ebu Musa el-Eşari Rasulullah şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir "Allah yeryüzünün her tarafından alınan birer avuç topraktan Adem yarattı. İşte insanlar bu yüzden toprak gibi değişik değişiktir. Bazıları siyah, bazıları kırmızı, bazıları da beyazdır. Bazıları da bu renklerin arasındadır. Bazıları yumuşak, bazıları çirkef, bazıları da temizdir." Ebu Davud, Tirmizi, Ahmed, İbn-i Hibban, BeyhakiTirmizi bu hadis için hasen, sahih dedi. Hakim bu hadis için Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir, dedi. Bu ayet, Allah ne kadar kudret sahibi olduğunu göstermektedir. Allah hiçbir şey aciz bırakamaz. Çünkü Allah bütün insanları, bulundukları yerleri; renk, şekil ve suretleri farklı farklı olmasına rağmen bir tek nefisten yaratmıştır. “ondan eşini Havva’yı yaratan...” Ayetteki "eşi"nden kasıt; Havva Havva bir canlıdan yaratıldığı için ismini, canlı manasına gelen hayy'dan almıştır. Cumhur, ayetin; “ondan eşini Havva’yı yaratan...” kısmından Havva Adem kaburga kemiğinden yaratıldığı görüşünü çıkartmışlardır. İbn-i Abbas şöyle dedi "Kadın, Adem yaratılmıştır. Bu sebeple bütün derdi ve düşkünlüğü erkeğidir. Erkek ise topraktan yaratılmıştır. Onun derdi ve düşkünlüğü de topraktır. Bu sebeple kadınlarınızı evinizde tutunuz." İbn-i Ebi Hatim, İbn-i Münzir, Beyhaki, Sahih senedleRasulullah şöyle buyurdu "Kadın, kaburga kemiğinden yaratılmıştır. Kaburganın en eğri tarafı, en üst kısmıdır. Eğer onu düzeltmeye kalkışırsanız kırarsınız. Eğer düzeltmeden ondan faydalanmaya kalkarsanız yamuk bir şeyden istifade etmiş olursunuz." Buhari, Müslim Konuyla İlgili Bazı İddialara Cevaplar İddia Ebu Müslim El Asfahani, Havva Adem kaburga kemiğinden yaratıldığı görüşünü kabul etmemiş ve şöyle demiştir "Allah Havva'yı, topraktan yaratmaya kadir olduğu halde Adem kaburga kemiğinden yaratmasında ne fayda olabilir ki? Allah "Ondan eşini yarattı" ayetinin manası; "aynı cinsten yani insan cinsinden bir eş yarattı" demektir. Yoksa, "Adem'in kaburga kemiğinden yarattı" manasında değildir." Muhammed Abduh ve öğrencisi Reşid Rıza, Menar Tefsiri'nde bu görüşü desteklemişlerdir. Cevap Bu görüş doğru değildir. Ayetin manası; "aynı cinsten bir eş yarattı" şeklinde olsaydı, Allah "min nefsin vahide" yani; "sizi tek nefisten yaratan..." demezdi; "min nefseyni" yani; sizi iki nefisten yaratan..." derdi. Evet bütün insanlar üreme yoluyla iki nefisten yaratılmışlardı. Fakat Adem ve Havva tek nefis sayılabilmesi için Havva Adem gibi topraktan değil ondan bir parça olarak yaratılması gerekir. Buna göre ayette geçen "ondan" kelimesi; "onun bir kısmından" manasına gelir, yoksa "onun cinsinden" manasına gelmez. Havva Adem değil de ayrı olarak topraktan yaratıldığı görüşü bu ayete zıd olduğu gibi bu konuyla ilgili en sahih hadislere de zıddır. Havva topraktan yaratılmayıp da Adem kaburga kemiğinden yaratılmasında ki faydalara gelince; bu "Allah kudretinin büyüklüğünü göstermek içindir. Allah hiç yoktan bir canlıyı varadebildiği gibi, insanların alışageldiği üreme yolu dışındaki, başka yollarla da var edebilir. Tıpkı cansız olan bir varlıktan canlı bir varlığı yaratması, erkeksiz olarak kadından çocuk var etmesi gibi İsa gibi O'nun ne kadar kudretli olduğunu ve her şeye kadir olduğunu gösteren bir delildir. İddia Muhammed Abduh ve öğrencisi Reşid Rıza Menar Tefsiri'nde; "sizi bir tek nefisten yaratan..." ayetinin tefsirinde özetle şöyle söylüyorlar "Kur'an Adem bütün insanların babası olduğunu bildirmemiştir. Bu sebeple insanların bir çok babasının olması mümkündür. Adem onlardan sadece bir tanesidir. Allah Kur'an'daki; "Ey Ademoğulları!" şeklindeki hitabı, Rasulullah zamanındaki insanlara yöneliktir. Çünkü onların babası Adem olabilir. Yoksa bu hitab, onlardan önceki veya sonraki bütün insanların tek babalarının Adem olduğunu göstermez. İnsanların Adem başka babalarının olması da mümkündür. Cevap Bu düşünce çok tehlikeli ve yanlıştır. Şu bir gerçektir ki "Kur'an ve sünnette geçen emir ve yasaklar, sadece o emir ve yasakların indiği zamanda yaşayan kişilere has değildir. Kıyamete kadar varolacak bütün insanları bağlayıcıdır. Çünkü bu emir ve yasaklar teşri ile ilgili hükümlerdir. Teşri hükümler ise kıyamete kadar gelecek olan bütün insanlar için inmiştir. Şayet Kur'an ve sünnette; "Adem oğulları"na hitaben söylenmiş emir ve yasaklar sırf Rasululah zamanındaki insanlara has kılınsaydı, bizler ve daha sonra gelecek olanlar bu emirleri uygulamak zorunda olmazdık, bunlarla mükellef olmazdık. Üstelik bu delilleri, Allah'ın hükmünü tatbik etmek için delil olarak da almazdık. Fakat bütün müslümanlar ve Muhammed Abduh ve öğrencisi Reşid Rıza, Kur'an ayetlerini ve Rasululah sünnetini; Allah'ın hükmünü zamanımızdaki insanlara öğretmek için delil olarak almış ve göstermiştir. Hatta bütün müslümanlar Kur'an ve sünnetin hükümlerinin kıyamete kadar geçerli olduğunu kabul etmişlerdir. Dolayısıyla, Allah "Ey Ademoğulları!" şeklindeki hitapları, sadece indiği dönemdeki insanlara has değil, kıyamete kadar gelecek bütün insanlara yöneltilmiş hitaplardır "Ey âdemoğlu! Ben size dünyada iken, bana karşı gelerek şeytana itaat etmeyin diye vasiyet edip emretmedim mi ve o, sizin için apaçık bir düşmandır diye bildirmedim mi? Yine şeytana karşı gelerek Yalnız bana ibadet ve itaat edin diye emretmedim mi? Yalnız bana itaat etmek ve şeytana karşı gelmek, işte dosdoğru yol ve dosdoğru din budur!" Yasin 60-61 "Ey âdemoğulları! Şeytan, daha önce baba ve annenizi yasak olan ağaçtan yemeleri konusunda kandırdığı gibi günahları süslü göstererek avret yerlerinizi açmanız ve takva elbisenizi çıkarmanız konusunda sizi de sakın kandırmasın." A'raf 27 Bu ayetlerdeki hitap, Muhammed Abduh ve öğrencisi Reşid Rıza'nın dediği gibi, yalnız Rasulullah zamanındaki kimseleri kapsayıcı, sonradan gelecek olan kimseleri ise kapsayıcı olmasaydı, o zaman şeytana tapmama ve yalnız Allah'a tapma hükümleri genel olmazdı. Fakat bütün müslümanlar, Muhammed Abduh ve Reşid Rıza, yalnız Allah'a ibadet etme ve şeytanı reddetme hükümlerinin bütün insanlara indiğini ve kapsadığını kabul etmektedirler. Bu hükümlerin, bütün insanları kapsadığı kabul edildiğinde, "Ey adem oğulları!" sözünün bütün insanları kapsadığı da kabul edilmiş olunur. Bu da bütün insanların babasının Adem olduğunu açık ve net bir şekilde ortaya koyar. Allah şu ayetleri de bütün insanları kapsamakta ve; "O, sizi bir tek nefisten Adem’den yaratan" ayetindeki "tek nefis"in Adem olduğunu, Adem bütün insanların babası olduğunu ortaya göstermektedir. " Ey Rasul’üm! Rabb’in, Âdem’in oğullarının sulblerinden zürriyetlerini çıkarıp onları kendi nefislerine şahid tutarak “Ben sizin Rabb’iniz yaratıcınız ve tek ilahınız değil miyim?” demişti. Onlar da “Evet! Sen bizim Rabb’imizsin bizi yaratan ve kendisine ibadet edeceğimiz tek ilah sensin.” demişlerdi. Ey insanlar! Kıyamet gününde “Muhakkak ki bizim bundan haberimiz yoktu.” dememeniz için sizden böyle kesin söz almıştık." A'raf 172 "Biz, Ademoğullarını şereflendirdik." İsra 70 Bu delillerin hepsi, bütün insanların bir tek babadan, yani Adem meydana geldiğini göstermektedir. Ayrıca Allah bir başka ayette şöyle hitab etmektedir " Ey insanlar! Eğer öldükten sonra sizi diriltmeye kâdir olduğumuz konusunda şüpheniz varsa yaratılışınızı ibretle düşünün, biliniz ki biz sizi babanız Âdem’i topraktan yarattık " Hacc 5 Bu ayete bakıldığında bütün insanların topraktan yaratıldığı ibaresi vardır. Oysa bütün insanların topraktan yaratılmadığı aşikardır. Fakat bütün insanların babası olan Adem topraktan yaratıldığı için hepsi topraktan yaratılmış sayılırlar. Konuyla ilgili olarak Rasulullah de hadisleri vardır. "Hepiniz Adem'densiniz, Ademse topraktandır." Müslim "Ben adem oğullarının en üstünüyüm." Müslim Rasulullah bu sözünden kasıt, acaba bütün insanlar mı yoksa Rasulullah zamanındaki insanlar mı? Elbetteki bütün insanlardır. Bütün insanların babasının Adem olduğunu böylece ispat ettikten sonra insanların maymun veya amipten türediklerini teori Darwin Teorisinin de yanlışlığı ispat edilmiş olur. Zaten bu teorinin yanlışlığı ilmen de ispat edilmiştir. “ve bu ikisinden birçok erkek ve kadın meydana getirip dünyanın her yerine yayandır.” Allah Adem ve Havva üreme yoluyla çok sayıda erkek ve kadınlar türetmiş ve bunları yeryüzüne yaymıştır. İnsanların şekil, renk ve dilleri, her ne kadar değişikse de bunları bir tek kadın ve erkekten türetmiştir. Sonra onlar tekrar O'na dönecekler ve O'nun katında tek tek hesaba çekileceklerdir. Allah insanlar birbirlerine karşı merhametli olsunlar, zalim olmasınlar, kuvvetli olanlar zayıfları ezmesinler, zenginler fakirlere yardım etsinler diye bu ayette insanların hepsini bir tek baba ve anneden ürettiğini, hepsinin birbirinin akrabası olduğunu bildirmektedir. Rasulullah de, insanların birbirlerine yardım etmesini, zenginin fakire destek olmasını sağlamak için Allah onları tek insandan ürettiğini, asıllarının ve ana babalarının bir olduğunu, sonuçta akraba olduklarını hatırlatmıştır. Bu konuyla ilgili olarak şöyle bir rivayet vardır Mudar kabilesinden fakirlik ve ihtiyaçtan dolayı yırtık deri parçaları giyinmiş bir grup, Rasulullah geldi. Ondan yardım istediler. Rasulullah öğle namazını kıldıktan sonra insanlara hutbe verdi ve birbirlerine yardım etmeleri için onlara " Ey insanlar! Rabbinizden korkun O’nun emirlerini yerine getirip yasaklarından uzak durun. O, sizi bir tek nefisten Adem’den yaratan, ondan eşini Havva’yı yaratan ve bu ikisinden birçok erkek ve kadın meydana getirip dünyanın her yerine yayandır. Adını zikrederek birbirinizden istekte bulunduğunuz Allah’tan korkun ve akrabalık bağlarına riayet etmemekten sakının. Muhakkak ki Allah üzerinize gözetleyicidir yaptığınız her şeyi bilir ve ona göre hesap soracaktır." Nisa 1 ayetini okudu. Müslim Akrabalık Bağını Kesmek Haramdır “Adını zikrederek birbirinizden istekte bulunduğunuz Allah’tan korkun ve akrabalık bağlarına riayet etmemekten sakının.” Ayette geçen "el erham" kelimesi; Hamza'nın kıraati dışındaki kıraetlere cumhurun kıraatine göre mensub, "elerhame" olarak okunmuştur. Hamza'nın kıraatine göreyse meksur, "elerhami" olarak okunmuştur. Cumhurun kıraatine göre ayetin manası şöyle olur "Ey iman edenler! Kalbinizi Allah'ın korkusuyla doldurun. Allah'ın emirlerini ancak bu şekilde yerine getirebilir ve yasaklarından uzak kalabilirsiniz. Sakın akrabalık bağını kesmeyin." Cumhurun okuyuşuna göre; "erhame" kelimesi, "itteku" kelimesine matuf olur. Yani; "akrabalık bağlarına riayet etmemekten sakının" manasındadır. Zaten bu manayı destekleyen çok sayıda sahih hadisler vardır. Ebu Hureyre Rasulullah şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir "Allah insanları yarattıktan sonra rahim akrabalık bağı ayağa kalkarak Allah "Bu zaman beni korumak için sana sığınma zamanı mıdır?" diye sordu. Alah ona şöyle dedi "Evet. Senin bağını kesmeyen, gözeten kişiyle, aramdaki bağı kesmeyeceğim. Senin bağını kesenlerle bağımı keseceğim. Bu ikramım seni razı eder mi?" Rahim "Evet" diye cevap verdi. Bunun üzerine Allah ona "İşte onu sana verdim" dedi. Buhari, Müslim Hadiste de görüldüğü gibi her kim akrabalık bağını korursa Allah onu korur. Her kim de o bağı terk ederse Allah onu terk eder. Rahim; insanın yakın akrabalarıdır. Harbi olmadıkları İslam'a ve müslümanlara savaş açmadıkları müddetçe onlara iyi muamele etmek farzdır. Esma binti Ebu Bekir şöyle dedi "Rasulullah zamanında müşrik olan annem beni ziyaret etmek için yanıma geldi. Bunun üzerine Rasulullah "Anneme iyi davranabilir miyim?" diye sordum. Rasulullah "Evet" cevabını verdi. Bunun üzerine Mumtahine 8 ayeti indi". Buhari Hamza'nın meksur olarak okuyuşuna göre ayetin manası şöyle olur "Ey iman edenler! İnsanların size iyi davranmalarını sağlamak amacıyla, Allah hakkı için insanlardan bir şey istediğiniz gibi, akrabalık bağı hakkı için de insanlardan bir şey istemenize izin veren Allah'tan korkun." Bu durumda erham kelimesi Allah lafzına matuf olmuş olur. Allah rızası ve rahim hakkı için bir şey isteyen kişi gerçek ihtiyaç sahibiyse ona yardım edilmelidir. Rasulullah şöyle buyurdu "Kim Allah sığınırsa onu koruyun. Kim de Allah rızası için bir şey isterse ona verin." Ebu Davud, Nesei, Ahmed, Hakim, İbn-i Hibban Rahim akrabalık hakkı için bir şey istemek caizdir. Çünkü böyle yapmak yemin türlerinden sayılmaz. Ayetteki "ve" harfi kasem harfi değildir. Bu şekilde söylemek yemin olarak kullanılırsa caiz olmaz. Çünkü Allah adından başka bir şey üzerine yemin etmek şirktir. Ayette kastedilen; "aramızdaki akrabalıktan dolayı senden istiyorum" demektir ve karşı tarafı yumuşatmak, yardımını elde etmek için kullanılır. Yoksa rahim adına yemin etme manasında değildir. Akrabalık bağı, insanların birbirlerine yardım etmesini gerektirdiğinden bir insanın kendisine muhtaç olan akrabasına; "akrabalık bağı adına bana yardım et" demesi caizdir. “Muhakkak ki Allah üzerinize gözetleyicidir yaptığınız her şeyi bilir ve ona göre hesap soracaktır.” Allah ayetin bu kısmında şöyle buyurmaktadır "Ey iman edenler! Gizli veya açık, işlediğiniz amelleri ve hatta kalbinizden geçirdiklerinizi Allah bildiğini unutmayın. Bu sebeple Allah görüyormuş gibi O'ndan sakının. Emirlerini yerine getirin, yasaklarından kaçının. Şayet O'nu göremiyorsanız, biliniz ki O, sizi her halinizle devamlı görmektedir." İslam'da Irkçılık Yoktur Bu ayet, Allah bütün insanları bir tek nefisten yarattığını, insanların hepsinin kardeş olduklarını, baba ve annelerinin bir olduğunu bildirmektedir. Bu sebeple herhangi bir ırkın diğer bir ırka karşı hiçbir üstünlüğü olamaz. Böyle bir üstünlük davasında olanların ve ırkını üstün görerek zayıf ırkları ezenlerin ne kadar hatalı ve sapık olduklarını bu ayet ortaya koymaktadır. İslam da üstünlük ırklara değil, Allah'ın emirlerine itaate bağlıdır. Allah'a en çok itaat eden en üstün olandır. İslam'da bütün insanlar eşittir. Allah katındaki üstünlükleri ise, Allah'a itaatleriyle ölçülür. Bu sebeple İslam dini ırkçılığı, ırktan dolayı insanları ezmeyi ve insanlara üstünlük taslamayı reddetmektedir. Nisâ Suresi 1. AyetiEn’âm Suresi 101. AyetiFurkân Suresi 2. AyetiCâsiye Suresi 22. AyetiRahmân Suresi 15. Ayeti Abdulbaki Gölpınarlı Ey insanlar, sizi tek bir candan yarattı, o canın eşini de ondan yaratıp ikisinden birçok erkek ve kadın türetti. Sakının Allah'tan ki onunla haklarınızı dilemektesiniz ve akrabalık hukukuna da riâyet edin. Şüphe yok ki Allah, sizi tamamıyla görüp gözetmededir. Abdullah Parlıyan Ey insanlar! Sizi tek bir kişiden yaratan, ondan eşini var eden ve her ikisinden pek çok kadın ve erkekler meydana getiren Rabbinize karşı, sorumluluğunuzun bilincinde olun. Adını kullanarak birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'a karşı sorumluluk bilinci duyun ve akrabalık bağlarını gözetin. Şüphesiz Allah, sizin üzerinizde daima gözetleyicidir. Adem Uğur Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan ve ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üretip yayan Rabbinizden sakının. Adını kullanarak birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'tan ve akrabalık haklarına riayetsizlikten de sakının. Şüphesiz Allah sizin üzerinizde gözetleyicidir. Ahmed Hulusi Ey insanlar, sizi tek bir nefsten benlikten yaratan bütün beyinlerde tek bir "BEN" kavramı vardır. Bu "BEN" daha sonra beynin açılımlarına göre çeşitlenen özelliklerle farklı "benlik"ler hâlini alır. Ki bu oluşmuş "benlik"tir. Ana "ben" ise tektir orijin "ben"dir. A. H. ve ondan da kendi eşini bedensel benlik halk eden ve ikisinden pek çok erkek ve kadın üretip Dünya'ya yayan Rabbinizden korunun! Korunun O Allâh'tan ki, siz O'nun hürmetine kişinin hakikatinin Esmâ olması sebebiyle hakikatte Allâh'tan ve de Rahıymlerin hatırına Esmâ mertebesinin oluşturduğu insanî hakikat dolayısıyla birbirinizden istersiniz. Çünkü Allâh, Esmâ'sıyla sizi her an kontrolünde tutandır Rakıyb'dır. Ahmet Tekin Ey insanlar, sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan eşini yaratıp ikisinden birçok erkeklerin ve kadınların üremesini sağlayıp yaygınlaştıran Rabbinize sığının, emirlerine yapışın, günahlardan arınıp, azaptan korunun. Adını kullanarak biri birinizden istekte bulunduğunuz Allah’a sığının, emirlerine yapışın, günahlardan arınıp, azaptan korunun, akrabalık bağlarını, akrabalık haklarını koruyun. Unutmayın ki, devamlı Allah’ın denetimi altındasınız. Ahmet Varol Ey insanlar! Sizi bir tek candan yaratan, o candan kendi eşini yaratan ve bu ikisinden çok sayıda erkekler ve kadınlar türeten Rabbinize karşı gelmekten sakının. Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'a karşı gelmekten ve akrabalık haklarını gözetmemekten sakının. Şüphesiz Allah sizin üzerinizde gözetleyicidir. Ali Bulaç Ey insanlar sizi tek bir nefisten yaratan, ondan eşini yaratan ve her ikisinden birçok erkek ve kadın türetip yayan Rabbinizden korkup sakının. Ve yine kendisiyle, birbirinizle dilekleştiğiniz Allah'tan ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının. Şüphesiz Allah, sizin üzerinizde gözeticidir. Ali Fikri Yavuz Ey insanlar, sizleri bir tek şahıstan Hz. Âdem’den yaratan, o şahıstan da eşini Havva’yı vücuda getiren, ikisinden bir çok erkeklerle kadınlar üreten Rabbinizden korkun ve günah yapmaktan sakının; ve yine kendisine hürmet göstererek birbirinizden dileklerde bulunduğunuz Allah adına senden istiyorum, dediğiniz Allah’dan korkun ve akrabalık bağlarını kesmekten sakının. Şüphesiz ki Allah, üzerinize gözcü bulunuyor. Ali Ünal Ey insanlar! Sizi tek bir nefisten yaratan ve ondan onunla aynı tür ve mahiyetten de eşini yaratarak, bu ikisinden pek çok erkekler ve kadınlar üretip yayan Rabbinize karşı gelmekten sakının. “Allah hakkı için” deyip adını anarak birbirinize karşı istekte bulunduğunuz Allah’a saygısızlık etmekten ve rahimlerin hakkını annebaba, aile ve akraba hukukunu ihlâlden de sakınınız –gerek yakınlarınızla gerekse bütün insanlarla olan münasebetlerinizde takva esasları üzerinde hareket ediniz. Hiç şüphesiz Allah, üzerinizde her yaptığınızdan haberdar bir gözetleyicidir. Bayraktar Bayraklı Ey insanlar! Sizi tek bir cevherden/nefisten yaratan, ondan da eşini yaratan ve ikisinden birçok erkek ve kadın üretip yayan Rabbinizden sakınınız. Adını kullanarak birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'tan ve akrabalık haklarına riayetsizlikten de sakınınız. Şüphesiz Allah sizin üzerinizde gözetleyicidir. Bekir Sadak Ey Insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan, ondan esini var eden ve ikisinden pek cok erkek ve kadin meydana getiren Rabb'inize hurmetsizlikten sakinin. Kendisi adina birbirinizden dilekte bulundugunuz Allah'in ve akrabanin haklarina riayetsizlikten de sakinin. Allah suphesiz hepinizi gorup gozetmektedir. Celal Yıldırım Ey insanlar! Sizi bir tek nefs can olan Âdemden yaratan, ondan da eşini meydana getiren ve ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üreten Rabbinize karşı gelmekten ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının. Şüphesiz ki, Allah üzerinizde kusursuz bir gözeticidir. Cemal Külünkoğlu Ey insanlar! Sizi bir tek canlıdan yaratan, onun özünden maddesinden de eşini var eden ve her ikisinden pek çok erkek ve kadın meydana getiren Rabbinize karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun! Kendisi adına yemin edip birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'a karşı gelmekten ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının! Şüphesiz ki Allah, üzerinizde bir gözetleyicidir/sizi kontrol edendir. Diyanet İşleri eski Ey İnsanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan, ondan eşini var eden ve ikisinden pek çok erkek ve kadın meydana getiren Rabb'inize hürmetsizlikten sakının. Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'ın ve akrabanın haklarına riayetsizliktende sakının. Allah şüphesiz hepinizi görüp gözetmektedir. Diyanet Vakfi Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan ve ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üretip yayan Rabbinizden sakının. Adını kullanarak birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'tan ve akrabalık haklarına riayetsizlikten de sakının. Şüphesiz Allah sizin üzerinizde gözetleyicidir. Edip Yüksel İnsanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan, ondan da eşini yaratan, ikisinden pek çok erkek ve kadın üreten Efendinizi dinleyin. Adına birbirinizden isteklerde bulunduğunuz ALLAH’a saygı gösterin; yakınlara da… ALLAH elbette sizi gözetlemektedir. Elmalılı Hamdi Yazır Ey o bütün insan kömeleri! Sakının o Rabbınıza karşı gelmekten ki sizleri bir tek nefisten yarattı, ondan eşini yarattı da ikisinden bir çok erkekler ve dişiler üretti, sakının o Allaha karşı gelmekten ki siz onun ve o rahimlerin hurmetine biribirinizden dilek dilersiniz, çünkü o Allah üzerinizde gözcü bulunuyor Erhan Aktaş Ey insanlar! Sizi, tek bir nefisten1 yaratan, ondan eşini yaratan ve o ikisinden birçok erkek ve kadını üreten Rabb’inize karşı takvâlı2 olun. Birbirinizden yararlanasınız diye akrabalık bağını kuran Allah’a karşı takvâlı2 olun. Kuşkusuz, Allah, sizi gözetmektedir. 1- Özden, türden. Âdem’in eşi, âdemden değil, ikisi de aynı özden, aynı mayadan, aynı türden yaratılmışlardır. 2- Allah’ın buyruklarına, içtenlikle uymak suretiyle; o buyrukları kendinize koruyucu yapın, onlarla kendinizi kötü ve zararlı şeylere karşı korumaya, güvenceye alın. Gültekin Onan Ey insanlar, sizi tek bir nefisten yaratan, ondan eşini yaratan ve her ikisinden birçok erkek ve kadın türetip yayan rabbinizden korkup sakının. Ve yine kendisiyle, birbirinizle dilekleştiğiniz Tanrı'dan ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının. Şüphesiz Tanrı, sizin üzerinizde gözeticidir. Hakkı Yılmaz Ey insanlar! Sizi tek bir nefisten oluşturan, ondan eşini oluşturan ve her ikisinden birçok erkek ve kadın türetip yayan Rabbinizin koruması altına girin. Ve kendisiyle birbirinizle dilekleştiğiniz Allah'ın ve akrabalığın koruması altına girin. Şüphesiz Allah, sizin üzerinizde gözeticidir. Harun Yıldırım Ey insanlar, sizi tek bir nefisten yaratan ve ondan eşini yaratan ve her ikisinden pek çok erkek ve kadın türeten Rabbinizden sakının. Kendisiyle birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah’tan ve akrabalık bağını kesmekten de sakının. Muhakkak ki Allah sizi hakkıyla gözetlemekte olandır! Hasan Basri Çantay Ey insanlar, sizi bir tek candan yaratan, ondan da yine onun zevcesini vücûde getiren ve ikisinden bir çok erkekler ve kadınlar türeten Rabbiniz e karşı gelmek den çekinin. Kendisi nin adını öne sürmek suretiy le birbirinize dileklerde bulunduğunuz Allahdan ve akrabalık bağlarını kırmak dan sakının. Çünkü Allah sizin üzerinizde tam bir gözeticidir. Hayrat Neşriyat Ey insanlar! Sizi tek bir nefisten Âdem’den yaratan, ondan da eşini Havvâ’yıyaratarak yeryüzüne ikisinden birçok ricâl erkekler ve nisâ kadınlar yayan Rabbinizden sakının! O’nun hakkına birbirinizden isteklerde bulunuyor olduğunuz Allah’dan ve akrabâlık bağlarını koparmaktan sakının! Şübhesiz ki Allah, sizin üzerinizde tam bir gözeticidir. İbni Kesir Ey insanlar; sizi bir tek nefisten yaratan, ondan eşini var eden ve ikisinden bir çok erkek ve kadın üreten Rabbınızdan korkun. Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'dan korkun da, akrabalık bağını kesmekten sakının. Muhakkak ki Allah; sizin üzerinizde tam bir gözeticidir. İskender Evrenosoğlu Ey insanlar, Rabbiniz'e karşı takva sahibi olun. O ki, sizi bir tek nefsten Âdem Aleyhis selâm'dan yarattı. Ve ondan zevcesini yarattı ve ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üretip yaydı. Ve O'nunla O'nun adı ile birbirinize dilekte bulunduğunuz Allah'a karşı takva sahibi olun ve rahimlerden akrabalık haklarından sakının. Muhakkak ki Allah, sizin üzerinizde murakıbtır sizi kontrol edendir. Kadri Çelik Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan, ondan eşini var eden ve ikisinden pek çok erkek ve kadın meydana getiren Rabbinizden sakının. Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'tan ve akrabanın haklarına riayetsizlikten de sakının. Allah şüphesiz hepinizi görüp gözetmektedir. Mehmet Ali Eroğlu Nefsinizi tek bir candan yarattı, ondan da eşini, sonra da birçok kadın ve erkekler İkisinden üretip yaydı, Ey insanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının sizler Sakının Allah'tan ki, O'nun adını anarak dileklerde bulundunuz. Sakının akrabalar Arasındaki bağları koparmaktan. Muhakkak ki Allah sizi görüp gözetmektedir. Mehmet Okuyan Ey insanlar! Sizi tek bir nefisten candan/cevherden yaratan, eşini de ondan yaratan; ikisinden birçok erkek ve kadın meydana getirip yayan Rabbinize karşı takvâlı duyarlı olun! Kendisiyle ilgili birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah’a ve yakınlara karşı takvâlı olun! Şüphesiz ki Allah üzerinizde gözetleyicidir. Muhammed Celal Şems Ey insanlar! Hepinizi tek bir candan yaratan, ondan eşini var eden ve ikisinden pek çok erkek ve kadın meydana getirip, yeryüzüne dağıtan Rabbinizin takvasını benimseyin. Adı ile birbirinizden haklarınızı dilediğiniz Allah’ın takvasını benimseyin. Özellikle akrabalarınızın hakkını koruyun. Şüphesiz Allah üzerinizde gözeticidir. Muhammed Esed Ey insanlar! Sizi bir tek canlıdan yaratan, ondan eşini var eden ve her ikisinden pek çok kadın ve erkek meydana getiren Rabbinize karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun. Kendisi adına birbirinizden haklarınızı talep ettiğiniz Allah'a karşı sorumluluk bilinci duyun ve bu akrabalık bağlarını gözetin. Şüphesiz Allah, üzerinizde daimi bir gözetleyicidir. Mustafa Çevik Ey insanlar! Sizi ve eşinizi aynı özden birçok erkek ve kadın olarak yaratan Allah’tan sakının. Birbirinizden haklarınızı talep ederken, adına yeminler ettiğiniz Allah’a karşı sorumluluklarınızın bilincinde olun. O’na karşı gelmekten ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının. Şüphesiz Allah sizin nasıl yaşadığınızı görüp gözetlemektedir. Mustafa İslamoğlu Ey insanlık! Sizi bir tek canlı varlıktan yaratan, ondan da eşini yaratan ve her ikisinden de birçok erkek ve kadın var eden Rabbinize karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun! Kendisi adına birbirinizden hak talebinde bulunduğunuz Zat'a ve bu insanlık bağına karşı sorumluluk duyun. Kuşkusuz Allah, üzerinizde daimi bir gözetleyicidir. Ömer Nasuhi Bilmen Ey insanlar! O Rabbinizden korkunuz ki, sizi bir nefisten yaratmıştır ve ondan da zevcesini yaratmıştır. Ve o ikisinden de birçok erkekler ve kadınlar türetmiştir. Ve Allah-ü Azîmüşşan'dan korkunuz ki, O'nunla birbirinizden dilekte bulunursunuz, rahîmlerden de korkunuz ki, şüphe yok ki, Allah Teâlâ üzerinize nâzir bulunmaktadır. Ömer Öngüt Ey insanlar! Sizi bir tek candan yaratan ve ondan eşini vâredip, ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üreten Rabbinize hürmetsizlikten sakının. Kendisinin adını öne sürerek birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'tan korkun ve akrabalık bağlarını kesmekten sakının. Allah şüphesiz ki sizin üzerinizde murakabe edicidir hepinizi görüp gözetmektedir. Şaban Piriş Ey insanlar! Sizi tek bir candan yaratan, ondan da eşini yaratan, bu ikisinden de bir çok erkek ve kadın meydana getiren Rabbinizden korkun. O Allah’tan korkun ki Onun adına birbirinizden talepte bulunur ve akrabalık tesis edersiniz. Allah, sizi gözetlemektedir. Sadık Türkmen EY İNSANLAR! Sizi bir tek nefisten/döllenmiş yumurtadan/hücreden yaratan ve eşini de ondan aynı döllenmiş yumurtadan/hücreden yaratan, ikisinden de yeryüzünün her tarafına yayarak aile oluşturan; çok sayıda erkek[*] ve kadın[*] yaratarak yayan Rabbinize karşı gelmekten sakının! Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz, Allah’a karşı gelmekten ve akrabalık[*] bağlarını koparmaktan sakının. Şüphesiz Allah üzerinizde bir gözetleyicidir. [*] Bu ayet; ilk İnsanın, Eşinin ve Soyunun ilk yaratılışından’ bahseder. Bugün; kardeş olduklarını bilenlerin evlenmesi, tüm dünya ülkelerinde ve dinlerinde yasaktır haramdır, suçtur. Dolayısıyla, insanlık tarihinin başlangı- cında bu tür evliliklerin yapılmış olması görüşüne katılamıyoruz. İlk İnsan ve Eşi bu dünyada bir yetişkin olarak yaratılmıştır. Dünya cennetine/bahçesine yani zahmetsizce yaşayacakları cennete yerleştirilmişlerdir. Ve sonra bir günah sebebiyle zahmetli/zor bir geçim olan dünya hayatı ile yüzyüze kalmışlardır. Çoğalma meselesine gelince Mesela Allah; ilk yaratılanları tek bir ümmet/topluluk olarak, ayrı ayrı çok sayıda/binlerce yetişkin erkek ile; yine çok sayıda/binlerce ayrı ayrı yetişkin kadın olarak yaratmış olabilir ve bunların her biri evlendikten sonra farklı birer aile olmuş olabilirler. Dolayısıyla; farklı olan bu ailelerden meydana gelen çocuklardan birinin diğeriyle evlilik yapmış olması muhtemeldir ve gayet doğaldır. Akla, mantığa ve kalbe temiz gelen görüş budur, diye düşünüyoruz. Yine de en doğrusunu Allah bilir. Seyyid Kutub Ey insanlar, Rabbinizden korkunuz. Ki O sizi tek bir kişiden türetti, o tek kişinin eşini de kendi özünden yarattı, sonra bu çiftten çok sayıda erkek ve kadın meydana getirerek yeryüzüne yaydı. Karşılıklı dileklerinizi adına bağladığınız Allah'tan ve akrabalık bağlarını çiğnemekten sakınınız. Hiç kuşkusuz Allah sizi sürekli gözetmektedir. Sonia Cihangir Ey İnsanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan, ondan da aynı nefisten eşini da yaratan, ikisinden ise pek çok erkek ve kadın üreten Rabbinize karşı gelmekten sakının. Ve O’nun adı ile birbirinize dilekte bulunduğunuz şeylerde Allah’a karşı takva sahibi olun ve akrabalık haklarından sakının. Muhakkak ki Allah, üzerinizde sizi Gözetleyicidir. Suat Yıldırım Ey insanlar! Sizi bir tek kişiden yaratan ve ondan da eşini yaratıp o ikisinden birçok erkekler ve kadınlar türeten Rabbinize karşı gelmekten sakının. Adını anıp Kendisini vesile ederek birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah’a saygısızlık etmekten ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakınınız. Allah sizin üzerinizde tam bir gözeticidir. Süleyman Ateş Ey insanlar, sizi bir tek nefisten nefes alan candan yaratan ve ondan eşini yaratıp ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üreten Rabbinizden korkun; adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'tan ve akrabâlıkbağlarını kırmaktan sakının. Şüphesiz Allâh, sizin üzerinizde gözetleyicidir. Süleymaniye Vakfı Ey İnsanlar! Atanızı[1*] bir tek nefisten[2*] yaratan, eşini de o nefisten yaratan, o ikisinden pek çok erkeği ve kadını üreten[3*] Sahibinizden çekinerek kendinizi koruyun[4*]. Birinden bir şey isterken adını andığınız Allah’a, bir de akrabalık bağlarına saygılı olun. Allah sizi gözetlemektedir. [1*] İltifat [2*] O nefis döllenmiş yumurtadır. Fasih Arapça’da zevc kelimesinin müennesi dişisi yoktur. Kadın erkeğin zevci, erkek de kadının zevcidir. Hem Adem hem de Havva, aynı nefisten yani döllenmiş yumurtadan yaratılmıştır. İnsan Suresi 76/2. ayette “Biz insanı karışımı zengin olan bir nufteden yarattık.” buyrulmaktadır. Bu ayette de “Ey insanlar, sizi bir tek nefisten yaratan Rabbinizden çekinin!” buyrulduğuna göre iki ayeti birlikte okuduğumuzda “Ey insanlar, hepinizi hem sizi hem de eşlerinizi karışımı zengin olan bir döllenmiş yumurtadan yaratan Rabbinizden çekinin!” anlamı çıkmaktadır. Bu meal çalışmasının tamamında insanın yaratılışına dair bilgi veren ayetlerdeki nefis’ kelimesi için “döllenmiş yumurta” manası bu gerekçeyle seçilmiştir. Yaratılışla ilgili olmayan ayetlerde nefis kelimesi bazen beden, bazen ruh bazen de bunların birleşmiş hali manasında kullanıldığından ona göre anlam verilmiştir. [3*] [4*] Takva sahibi olun Allah’tan çekinerek korunan, kendinifıtratını bozmayan Tefhim-ul Kuran Ey insanlar, sizi tek bir nefisten yaratan, ondan da eşini yaratan ve her ikisinden birçok erkek ve kadın türetip yayan Rabbinizden korkup sakının. Ve yine kendisiyle, birbirinizle dilekleştiğiniz Allah'tan ve akrabalık bağlarını koparmak tan sakının. Şüphesiz Allah, sizin üzerinizde gözeticidir. Ümit Şimşek Ey insanlar! Sizi tek bir candan yaratan Rabbinizden sakının ki, o tek candan da eşini yarattı, ikisinden ise nice erkekler ve kadınlar türetti. Onun adını vererek birbirinizden istekte bulunduğunuz Allah'a karşı gelmekten ve akrabalık bağlarını kesmekten sakının. Şurası muhakkak ki, Allah sizi görüp gözetmektedir. Yaşar Nuri Öztürk Ey insanlar! Sizi bir tek canlıdan yaratan, ondan eşini vücuda getiren ve o ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üreten Rabbinize karşı gelmekten sakının. Adını anarak birbirinizden dilekler dilediğiniz Allah'tan korkun. Rahimlerin haklarına saygısızlıktan da sakının. Şu bir gerçek ki Allah, Rakîb'dir, sizin üzerinizde sürekli ve titiz bir gözetleyicidir. 4-NİSÂ 1. Ayet يَا أَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُواْ رَبَّكُمُ الَّذِي خَلَقَكُم مِّن نَّفْسٍ وَاحِدَةٍ وَخَلَقَ مِنْهَا زَوْجَهَا وَبَثَّ مِنْهُمَا رِجَالاً كَثِيرًا وَنِسَاء وَاتَّقُواْ اللّهَ الَّذِي تَسَاءلُونَ بِهِ وَالأَرْحَامَ إِنَّ اللّهَ كَانَ عَلَيْكُمْ رَقِيبًا Yâ eyyuhân nâsuttekû rabbekumullezî halakakum min nefsin vâhidetin ve halaka minhâ zevcehâ ve besse minhumâ ricâlen kesîran ve nisâânisâen, vettekûllâhellezî tesâelûne bihî vel erhâmerhâme. İnnallâhe kâne aleykum rakîbârakîben. Bayraktar Bayraklı Ey insanlar! Sizi tek bir cevherden/nefisten yaratan, ondan da eşini yaratan ve ikisinden birçok erkek ve kadın üretip yayan Rabbinizden sakınınız. Adını kullanarak birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'tan ve akrabalık haklarına riayetsizlikten de sakınınız. Şüphesiz Allah sizin üzerinizde gözetleyicidir. Cemal Külünkoğlu Ey insanlar! Sizi bir tek canlıdan yaratan, onun özünden maddesinden de eşini var eden ve her ikisinden pek çok erkek ve kadın meydana getiren Rabbinize karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun! Kendisi adına yemin edip birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'a karşı gelmekten ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının! Şüphesiz ki Allah, üzerinizde bir gözetleyicidir/sizi kontrol edendir. Diyanet İşleri eski Ey İnsanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan, ondan eşini var eden ve ikisinden pek çok erkek ve kadın meydana getiren Rabb'inize hürmetsizlikten sakının. Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'ın ve akrabanın haklarına riayetsizliktende sakının. Allah şüphesiz hepinizi görüp gözetmektedir. Diyanet Vakfi Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan ve ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üretip yayan Rabbinizden sakının. Adını kullanarak birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'tan ve akrabalık haklarına riayetsizlikten de sakının. Şüphesiz Allah sizin üzerinizde gözetleyicidir. Edip Yüksel İnsanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan, ondan da eşini yaratan, ikisinden pek çok erkek ve kadın üreten Efendinizi dinleyin. Adına birbirinizden isteklerde bulunduğunuz ALLAH’a saygı gösterin; yakınlara da… ALLAH elbette sizi gözetlemektedir. Elmalılı Hamdi Yazır Ey o bütün insan kömeleri! Sakının o Rabbınıza karşı gelmekten ki sizleri bir tek nefisten yarattı, ondan eşini yarattı da ikisinden bir çok erkekler ve dişiler üretti, sakının o Allaha karşı gelmekten ki siz onun ve o rahimlerin hurmetine biribirinizden dilek dilersiniz, çünkü o Allah üzerinizde gözcü bulunuyor Muhammed Esed Ey insanlar! Sizi bir tek canlıdan yaratan, ondan eşini var eden ve her ikisinden pek çok kadın ve erkek meydana getiren Rabbinize karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun. Kendisi adına birbirinizden haklarınızı talep ettiğiniz Allah'a karşı sorumluluk bilinci duyun ve bu akrabalık bağlarını gözetin. Şüphesiz Allah, üzerinizde daimi bir gözetleyicidir. Mustafa İslamoğlu Ey insanlık! Sizi bir tek canlı varlıktan yaratan, ondan da eşini yaratan ve her ikisinden de birçok erkek ve kadın var eden Rabbinize karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun! Kendisi adına birbirinizden hak talebinde bulunduğunuz Zat'a ve bu insanlık bağına karşı sorumluluk duyun. Kuşkusuz Allah, üzerinizde daimi bir gözetleyicidir. Seyyid Kutub Ey insanlar, Rabbinizden korkunuz. Ki O sizi tek bir kişiden türetti, o tek kişinin eşini de kendi özünden yarattı, sonra bu çiftten çok sayıda erkek ve kadın meydana getirerek yeryüzüne yaydı. Karşılıklı dileklerinizi adına bağladığınız Allah'tan ve akrabalık bağlarını çiğnemekten sakınınız. Hiç kuşkusuz Allah sizi sürekli gözetmektedir. Süleyman Ateş Ey insanlar, sizi bir tek nefisten nefes alan candan yaratan ve ondan eşini yaratıp ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üreten Rabbinizden korkun; adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'tan ve akrabâlıkbağlarını kırmaktan sakının. Şüphesiz Allâh, sizin üzerinizde gözetleyicidir. Süleymaniye Vakfı İnsanlar! Atanızı[1*] bir tek nefisten[2*] yaratan, eşini de o nefisten yaratan, o ikisinden pek çok erkeği ve kadını üreten[3*] Sahibinizden çekinerek kendinizi koruyun[4*] . Birinden bir şey isterken adını andığınız Allah’a, bir de akrabalık bağlarına saygılı olun. Allah sizi gözetlemektedir. [1*] İltifat [2*] O nefis döllenmiş yumurtadır. Fasih Arapça’da zevc kelimesinin müennesi dişisi yoktur. Kadın erkeğin zevci, erkek de kadının zevcidir. Hem Adem hem de Havva, aynı nefisten yani döllenmiş yumurtadan yaratılmıştır. İnsan Suresi 2. ayette “Biz insanı karışımı zengin olan bir nufteden yarattık.” buyrulmaktadır. Bu ayette de “Ey insanlar, sizi bir tek nefisten yaratan Rabbinizden çekinin!” buyrulduğuna göre iki ayeti birlikte okuduğumuzda “Ey insanlar, hepinizi hem sizi hem de eşlerinizi karışımı zengin olan bir döllenmiş yumurtadan yaratan Rabbinizden çekinin!” anlamı çıkmaktadır. Bu meal çalışmasının tamamında insanın yaratılışına dair bilgi veren ayetlerdeki nefis’ kelimesi için “döllenmiş yumurta” manası bu gerekçeyle seçilmiştir. Yaratılışla ilgili olmayan ayetlerde nefis kelimesi bazen beden, bazen ruh bazen de bunların birleşmiş hali manasında kullanıldığından ona göre anlam verilmiştir. [3*] [4*] Takva sahibi olun Allah’tan çekinerek korunan, kendinifıtratını bozmayan Tefhim-ul Kuran Ey insanlar, sizi tek bir nefisten yaratan, ondan da eşini yaratan ve her ikisinden birçok erkek ve kadın türetip yayan Rabbinizden korkup sakının. Ve yine kendisiyle, birbirinizle dilekleştiğiniz Allah'tan ve akrabalık bağlarını koparmak tan sakının. Şüphesiz Allah, sizin üzerinizde gözeticidir. Yaşar Nuri Öztürk Ey insanlar! Sizi bir tek canlıdan yaratan, ondan eşini vücuda getiren ve o ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üreten Rabbinize karşı gelmekten sakının. Adını anarak birbirinizden dilekler dilediğiniz Allah'tan korkun. Rahimlerin haklarına saygısızlıktan da sakının. Şu bir gerçek ki Allah, Rakîb'dir, sizin üzerinizde sürekli ve titiz bir gözetleyicidir. 4-NİSÂ 2. Ayet وَآتُواْ الْيَتَامَى أَمْوَالَهُمْ وَلاَ تَتَبَدَّلُواْ الْخَبِيثَ بِالطَّيِّبِ وَلاَ تَأْكُلُواْ أَمْوَالَهُمْ إِلَى أَمْوَالِكُمْ إِنَّهُ كَانَ حُوبًا كَبِيرًا Ve âtûl yetâmâ emvâlehum ve lâ tetebeddelûl habîse bit tayyîbtayyîbi, ve lâ te’kulû emvâlehum ilâ emvâlikum. İnnehu kâne hûben kebîrâkebîran. Bayraktar Bayraklı Yetimlere mallarını veriniz; temizi pis olanla değiştirmeyiniz, onların mallarını sizin mallarınıza katarak kendi helâl ve temiz malınızı kirletip yemeyiniz; çünkü bu, büyük bir günahtır. Cemal Külünkoğlu Yetimlere mallarını veriniz, temiz olanı helâlı pis olanla haramla değiştirmeyiniz! Onların mallarını kendi mallarınıza katarak yemeyiniz! Çünkü bu büyük bir günahtır. Diyanet İşleri eski Yetimlere mallarını verin. Temizi murdara değişmeyin, onların mallariyle kendi mallarınızı karıştırarak yemeyin, çünkü bu büyük bir suçtur. Diyanet Vakfi Yetimlere mallarını verin, temizi pis olanla değişmeyin, onların mallarını kendi mallarınıza katarak kendi malınızmış gibi yemeyin; çünkü bu, büyük bir günahtır. Edip Yüksel Yetimlere mallarını verin. Temiz olanı pis olanla değişmeyin. Mallarını kendi mallarınıza katıp yemeyin. Bu büyük bir adaletsizlik olur. Elmalılı Hamdi Yazır Allahdan korkun da yetimlere mallarını verin ve temizi murdara halâli harama değişmeyin, onların mallarını kendi mallarınıza katıb yemeyin çünkü o büyük bir vebal bulunuyor Muhammed Esed O halde yetimlere mallarını verin, kendi değersiz mallarınızı onlara ait güzel şeyler ile değiştirmeyin ve onların mallarını kendi mallarınız ile birleştirerek tüketmeyin. Bu, doğrusu büyük bir suçtur. Mustafa İslamoğlu O halde yetimlere mallarını verin; değersizi değerliyle değiştirmeyin. Onların mallarını kendi mallarınıza katıp da boğazınıza geçirmeyin. Çünkü bu büyük bir vebaldir. Seyyid Kutub Yetimlere mallarını veriniz, temiz malı murdarı ile değiştirmeyiniz, onların mallarını kendi mallarınıza katarak yemeyiniz, çünkü bu büyük bir vebaldir. Süleyman Ateş Öksüzlere mallarını verin, temizi pis olanla değiştirmeyin, onların mallarını sizin mallarınıza katarak helâl, temiz malınızı kirletip yemeyin; çünkü bu, büyük bir günâhtır. Süleymaniye Vakfı Rüşt yaşına gelen[*] Yetimlere mallarını verin. Temizi, pis olanla değişmeyin; onların mallarıyla kendi mallarınızı karıştırarak yemeyin çünkü bu, büyük bir suçtur. [*] Bkz. Nisa 6. âyet. Tefhim-ul Kuran Yetimlere mallarını verin ve murdar olana karşı temiz olanı değiştirmeyin. Onların mallarını mallarınıza katarak yemeyin. Çünkü bu, büyük bir suçtur. Yaşar Nuri Öztürk Yetimlere mallarını verin. Temizi pise değişmeyin. Yetimlerin mallarını kendi mallarınıza katarak yemeyin. Bunu yapmak gerçekten büyük bir vebaldir. 4-NİSÂ 3. Ayet وَإِنْ خِفْتُمْ أَلاَّ تُقْسِطُواْ فِي الْيَتَامَى فَانكِحُواْ مَا طَابَ لَكُم مِّنَ النِّسَاء مَثْنَى وَثُلاَثَ وَرُبَاعَ فَإِنْ خِفْتُمْ أَلاَّ تَعْدِلُواْ فَوَاحِدَةً أَوْ مَا مَلَكَتْ أَيْمَانُكُمْ ذَلِكَ أَدْنَى أَلاَّ تَعُولُواْ Ve in hıftum ellâ tuksitû fîl yetâmâ fenkihû mâ tâbe lekum minen nisâi mesnâ ve sulâse ve rubâa, fe in hıftum ellâ ta’dilû fe vâhideten ev mâ meleket eymânukum. Zâlike ednâ ellâ teûlû. Bayraktar Bayraklı Şayet yetimler hakkında adaleti yerine getiremeyeceğinizden korkarsanız, size helâl olan başka kadınlardan ikişer, üçer, dörder alınız. O kadınlar arasında da adaleti sağlayamayacağınızdan korkarsanız, bir tane alınız; yahut ellerinizin altında bulunanlarla yetininiz. Zulüm ve haksızlık etmemeniz için en uygun olan budur. Cemal Külünkoğlu Eğer, velisi olduğunuz mal sahibi yetim kızlarla evlenmekle onlara haksızlık yapmaktan korkarsanız onlarla değil, hoşunuza giden başka kadınlarla iki, üç ve dörde kadar evlenebilirsiniz. Eğer o kadınlar arasında da adaletli davranmayacağınızdan korkarsanız, o takdirde bir tane alın veya sahip olduğunuz cariyeler ile yetinin. Bu, sizin adaletten ayrılmamanız için daha uygundur. Diyanet İşleri eski Eğer, velisi olduğunuz mal sahibi yetim kızlarla evlenmekle onlara haksızlık yapmaktan korkarsanız onlarla değil, hoşunuza giden başka kadınlarla iki, üç ve dörde kadar evlenebilirsiniz; şayet, aralarında adaletsizlik yapmaktan korkarsanız bir tane almalısınız veya sahip olduğunuz ile yetinmelisiniz. Doğru yoldan sapmamanız için en uygunu budur. Diyanet Vakfi Eğer kendileriyle evlendiğiniz takdirde yetimlerin haklarına riayet edememekten korkarsanız beğendiğiniz veya size helâl olan kadınlardan ikişer, üçer, dörder alın. Haksızlık yapmaktan korkarsanız bir tane alın; yahut da sahip olduğunuz cariyeler ile yetinin. Bu, adaletten ayrılmamanız için en uygun olanıdır. Edip Yüksel Yetimler hakkında adaletli davranamamaktan korkuyorsanız uygun gördüğünüz kadınlarla ikişer, üçer, dörder evlenebilirsiniz. Onlara eşit davranamamaktan korkuyorsanız bir taneyle veya yeminlerinizin/anlaşmalarınızın hak sahibi oldukları ile yetinin. Sapmamanız için en uygunu budur. Elmalılı Hamdi Yazır eğer yetimlerin haklarını gözetemiyeceğinizden korkarsanız size halâl olan kadınlardan ikişer, üçer, dörder nikâh edin ve eğer bu surette adalet yapamıyacağınızdan korkarsanız o zaman bir tane veya milkiniz cariye alın, ağmamanız için bu daha muvafıktır Muhammed Esed Eğer yetimlere karşı adil davranamamaktan korkuyorsanız, o zaman, size helal olan diğer kadınlardan biri ile evlenin -hatta ikisi, üçü veya dördü ile; ama onlara adil bir tarafsızlıkla muamele edemeyeceğinizden korkarsanız, o zaman sadece bir tane ile- yahut meşru şekilde sahip olduklarınız ile evlenin. Bu, doğru yoldan sapmamanız için daha uygundur. Mustafa İslamoğlu Ve eğer yetimlere, adil davranamamaktan korkuyorsanız, o zaman size helal olan diğer kadınlardan biriyle evlenin; hatta ikisi, üçü ve dördüyle; ama onlara da adil davranamayacağınızdan korkarsanız, o zaman bir taneyle ya da meşru olarak sahip olduklarınızla yetinin! Bu, altına girdiğiniz sorumluluğu ihlal etmemeniz açısından daha uygundur. Seyyid Kutub Eğer gözetiminiz altındaki yetim kızları ile evlendiğiniz takdirde onların haklarını gerektiği gibi gözetemeyeceğinizden korkarsanız size nikahı düşen kadınlardan ikisi, üçü ya da dördü ile evlenebilirsiniz. Ama eğer onlar arasında adil davranamayacağınızdan korkarsanız tek kadınla evleniniz, ya da eliniz altındaki cariye ile yetininiz. Haksızlığa düşmemeniz için en uygun hareket budur. Süleyman Ateş Şâyet öksüzkızlarla evlendiğiniz takdirde onlar hakkında adâleti yerine getiremeyeceğinizden korkarsanız, size helâl olan kadınlardan ikişer, üçer, dörder alın. Okadınlar arasında da adâlet yapamayacağınızdan korkarsanız bir tane alın; yahut ellerinizin altında bulunancâriyelerle yetinin. Cevr ve haksızlık etmemeniz için en uygun olan budur. Süleymaniye Vakfı Eğer evlenme çağına gelmiş olan yetimlere karşı görevinizi yerine getirememekten korkarsanız,her biriniz hoşunuza giden kadınlardan, ikişer, üçer ve dörder kadar nikâhlayın[1*].Aralarında adaleti yerine getirememekten korkarsanız bir tek kadını veya hakimiyetiniz altında olanı bir esir kadını[2*] nikâhlayın. Sıkıntıya düşmemeniz için en uygun olanı budur. [1*] [2*] Esir durumunda bile olsa bir kadınla ancak nikahlanılması evlenilmesi durumunda karı koca ilişkisi mümkündür. Diğer çeviri çalışmalarının neredeyse tamamında ayetin Arapça metninde olmayan “yetinmek” fiili manaya sokuşturulmuş ve ayet tahrif bakımından bu ayette buradakinden başka anlam vermek mümkün değildir. ''mâ meleket eymânukum مَا مَلَكَتْ اَيْمَانُكُمْ '',''hakimiyetiniz altında olan kişi, esir statüsündeki kişi ''anlamına gelir. Bu şekliyle bahse konu kişi kadın veya erkek olabilir. Ancak ayette nikahlanmak yükleminin öznesi erkek olduğundan parantez içinde cariye’ olduğu özellikle belirtilmiştir. Özgür bir kadın da esir durumda ki bir erkekle nikahlanabilir Bkz.Bakara 2/221 ve Nur 24/32. Tefhim-ul Kuran Eğer yetimkız lar konusunda adaleti yerine getiremeyeceğinizden korkarsanız, bu durumda, size helal olan başka kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikâhlayın. Şayet yine de adalet yapamıyacağınızdan korkarsanız, o zaman bir eş ya da sağ ellerinizin malik olduğu cariye ile yetinin. Bu sapmamanıza daha yakındır. Yaşar Nuri Öztürk Yetimler konusunda adaleti koruyamayacağınızdan korkarsanız, sizin için temiz kılınan kadınlardan ikişer, üçer, dörder nikâhlayın. Eğer bu durumda adaleti gözetemeyeceğinizden korkarsanız, bir tek kadınla yahut yeminlerinizin/sağ ellerinizin sahip olduklarıyla yetinin. İşte bu, haksızlığa sapmamanız için en uygun yoldur. 4-NİSÂ 4. Ayet وَآتُواْ النَّسَاء صَدُقَاتِهِنَّ نِحْلَةً فَإِن طِبْنَ لَكُمْ عَن شَيْءٍ مِّنْهُ نَفْسًا فَكُلُوهُ هَنِيئًا مَّرِيئًا Ve âtûn nisâe sadukâtihinne nıhlehnıhleten. Fe in tıbne lekum an şey’in minhu nefsen fe kulûhu henîen merîâmerîan. Bayraktar Bayraklı Kadınlara mehirlerini hiçbir karşılık beklemeden veriniz; ama eğer onlar, kendi rızâlarıyla bir kısmını size bırakırlarsa, ondan hoşnutluk ve gönül rahatlığıyla faydalanınız. Cemal Külünkoğlu Nikâhladığınız kadınların mehirlerini nikâh bedellerini gönül rızası ile verin. Şayet nikahladığınız kadınlar ondan bir kısmını gönül hoşluğu ile kendileri size bağışlarsa, onu da afiyetle yiyin. Diyanet İşleri eski Kadınlara mehirlerini cömertçe verin, eğer ondan gönül hoşluğu ile size bir şey bağışlarlarsa onu afiyetle yiyin. Diyanet Vakfi Kadınlara mehirlerini gönül rızası ile cömertçe verin; eğer gönül hoşluğu ile o mehrin bir kısmını size bağışlarlarsa onu da afiyetle yeyin. Edip Yüksel Kadınlara mehirlerini tam verin. Kendi istekleriyle o mehrin bir kısmını size bağışlarlarsa onu gönül huzuruyla yiyebilirsiniz. Elmalılı Hamdi Yazır ve aldığınız kadınlara mihirlerini efendicesine verin, şayed ondan birazını kendileri gönül hoşluğile bağışlarlarsa onu da içinize sine sine yeyin Muhammed Esed Kadınlara mehirlerini hiçbir karşılık beklemeden verin; ama eğer onlar, kendi rızalarıyla bir kısmını size bırakırlarsa ondan hoşnutluk ve gönül rahatlığıyla faydalanın. Mustafa İslamoğlu Kadınlarınıza mehirlerini, gönül rızasıyla karşılık beklemeksizin verin! Ve fakat, kendi rızalarıyla bir kısmını size bırakırlarsa, onu da afiyetle yiyin! Seyyid Kutub Kadınların mehirlerini gönül hoşnutluğu ile veriniz. Fakat eğer onlar mehirlerinin bir bölümünü gönüllü olarak size bağışlarlar ise bunu afiyetle yiyiniz. Süleyman Ateş Kadınlara mehirlerini bir hak olarak gönül hoşluğuyla verin; eğer kendi istekleriyle o mehrin bir kısmını size bağışlarlarsa, onu da âfiyetle yeyin. Süleymaniye Vakfı Kadınlara mehirlerini cömertçe verin. Eğer mehir olarak verdiğinizden bir şeyi gönül hoşluğu ile size bağışlarlarsa onu da gönül rahatlığıyla yiyin. Tefhim-ul Kuran Kadınlara mehirlerini gönülden isteyerek ve bir hak olarak verin, fakat onlar, gönül hoşluğuyla size ondan bir şeyi bağışlarlarsa, onu da afiyetle, iç huzuruyla yiyin. Yaşar Nuri Öztürk Kadınlara mehirlerini nazik ve cömert bir şekilde örf ve çevrenin kabullerine uygun olarak verin. Eğer ondan birazını kendileri kişisel istekleriyle size sunmuşlarsa artık onu içinize sine sine yiyin. 4-NİSÂ 5. Ayet وَلاَ تُؤْتُواْ السُّفَهَاء أَمْوَالَكُمُ الَّتِي جَعَلَ اللّهُ لَكُمْ قِيَاماً وَارْزُقُوهُمْ فِيهَا وَاكْسُوهُمْ وَقُولُواْ لَهُمْ قَوْلاً مَّعْرُوفًا Ve lâ tu’tûs sufehâe emvâlekumulletî cealallâhu lekum kıyâmen verzukûhum fîhâ veksûhum ve kûlû lehum kavlen ma’rûfâma’rûfen. Bayraktar Bayraklı Allah'ın geçiminize dayanak kıldığı mallarınızı aklı ermeyenlere vermeyiniz; o mallarla onları besleyiniz, giydiriniz ve onlara güzel söz söyleyiniz. Cemal Külünkoğlu Allah'ın koruyasınız diye sizin sorumluluğunuza bıraktığı yetimlere ait malları muhakeme yeteneği zayıf kimselere emanet etmeyin! Bu mallarla onların geçimlerini karşılayın, onları giydirin ve onlarla nazik bir şekilde konuşun gönüllerini hoş tutun. Diyanet İşleri eski Allah'ın sizi koruyucu kılmış olduğu mallarınızı, beyinsizlere vermeyin, kendilerini bunların geliriyle rızıklandırıp giydirin ve onlara güzel söz söyleyin. Diyanet Vakfi Allah'ın geçiminize dayanak kıldığı mallarınızı aklı ermezlere reşit olmayanlara vermeyin; o mallarla onları besleyin, giydirin ve onlara güzel söz söyleyin. Edip Yüksel ALLAH’ın sizi gözetici kıldığı mallarınızı aklı ermezlere vermeyin. O mallarla onları besleyin, giydirin ve onlarla güzel iletişim kurun. Elmalılı Hamdi Yazır maamafih Allahın sizi başına diktiği mallarınızı sefihlere vermeyin de bunlarda yapacağınız tasarruf ile onları besleyin ve geydirin ve kendilerine güzel güzel nasıhat edin Muhammed Esed Allah'ın koruyasınız diye sizin sorumluluğunuza bıraktığı malları muhakeme yeteneği zayıf kimselere emanet etmeyin; ama bu mallarla onların geçimlerini karşılayın, onları giydirin ve onlarla nazik bir şekilde konuşun. Mustafa İslamoğlu Allah'ın koruyasınız diye sizin sorumluluğunuza bıraktığı malları, muhakeme yeteneği zayıf olan mal sahiplerinin eline terk etmeyin! Fakat bu mallarla onları yedirin, giydirin ve onlara duruma münasip bir dille izah edin! Seyyid Kutub Allah'ın, sizi başına diktiği malları aptalların aklî dengesi yerinde olmayanların ellerine vermeyiniz. Fakat onları bu mallardan besleyiniz, giydiriniz ve kendilerine güzel söz söyleyiniz. Süleyman Ateş Allâh'ın, sizin için geçim kaynağı yaptığı mallarınızı aklı ermezlere vermeyin; o mallarla onları besleyin, giydirin ve onlara güzel söz söyleyin. Süleymaniye Vakfı Allah'ın sizi koruyucu kılmış olduğu mallarınızı, akılsızlara vermeyin, kendilerini bunların geliriyle rızıklandırıp giydirin ve onlara güzel söz söyleyin. Tefhim-ul Kuran Allah'ın sizin için kendileriyle hayatınızı kaim geçiminizi sağlamaya destekleyici bir araç kıldığı mallarınızı düşük akıllılara vermeyin; bunlarla onları rızıklandırıp giydirin ve onlara güzel maruf söz söyleyin. Yaşar Nuri Öztürk Allah'ın sizin için ayakta durma aracı yaptığı mallarınızı kendini bilmez beyinsizlere vermeyin, o mallar içinden onlara rızık ayırın, onları giydirin ve onlara tatlı ve işe yarar bir söz söyleyin. 4-NİSÂ 6. Ayet وَابْتَلُواْ الْيَتَامَى حَتَّىَ إِذَا بَلَغُواْ النِّكَاحَ فَإِنْ آنَسْتُم مِّنْهُمْ رُشْدًا فَادْفَعُواْ إِلَيْهِمْ أَمْوَالَهُمْ وَلاَ تَأْكُلُوهَا إِسْرَافًا وَبِدَارًا أَن يَكْبَرُواْ وَمَن كَانَ غَنِيًّا فَلْيَسْتَعْفِفْ وَمَن كَانَ فَقِيرًا فَلْيَأْكُلْ بِالْمَعْرُوفِ فَإِذَا دَفَعْتُمْ إِلَيْهِمْ أَمْوَالَهُمْ فَأَشْهِدُواْ عَلَيْهِمْ وَكَفَى بِاللّهِ حَسِيبًا Vebtelûl yetâmâ hattâ izâ belagûn nikâhnikâha, fe in ânestum minhum ruşden fedfeû ileyhim emvâlehum, ve lâ te’kulûhâ isrâfen ve bidâren en yekberû. Ve men kâne ganiyyen felyesta’fif, ve men kâne fakîran felye’kul bil ma’rûfma’rûfi. Fe izâ defa’tum ileyhim emvâlehum fe eşhidû aleyhim. Ve kefâ billâhi hasîbâhasîben. Bayraktar Bayraklı Yetimleri evlenecekleri yaşa gelinceye kadar deneyiniz, sonra aklen olgunlaştıklarını tespit ederseniz, mallarını onlara iade ediniz. Sakın onlar büyümeden önce, aceleyle ve israf ederek mallarını tüketmeyiniz. Zengin olan iffetli olmaya çalışsın, yoksul olan da ihtiyaç ve emeğine uygun olarak yesin! Onlara mallarını geri verdiğiniz zaman da yanlarında şahit bulundurunuz. Hesap sorucu olarak Allah yeter. Cemal Külünkoğlu Yetimleri deneyin. Evlenme çağına geldiklerinde, eğer reşit olduklarını görürseniz, mallarını kendilerine verin. Yetimler büyüyecek ve bu mallar elimizden çıkacak diye onları savurganca yemeyin! Zengin veliler bu mallara hiç el sürmesin. Fakir veliler ise yetimin malını koruduğu için bu malların geleneklere uygun düşecek ölçüde ve ihtiyaç miktarı kadarını yesin. Mallarını kendilerine verdiğiniz zaman, yanlarında şahit bulundurun. Hesap görücü olarak Allah yeter. Diyanet İşleri eski Yetimleri, evlenme çağına gelene kadar deneyin; onlarda olgunlaşma görürseniz mallarını kendilerine verin; büyüyecekler de geri alacaklar diye onları israf ederek ve tez elden yemeyin. Zengin olan, iffetli olmağa çalışsın, yoksul olan uygun bir şekilde yesin. Mallarını kendilerine verdiğiniz zaman, yanlarında şahid bulundurun. Hesap sormak için Allah yeter. Diyanet Vakfi Evlilik çağına gelinceye kadar yetimleri gözetip deneyin, eğer onlarda akılca bir olgunlaşma görürseniz hemen mallarını kendilerine verin. Büyüyecekler de geri alacaklar diye o malları israf ile ve tez elden yemeyin. Zengin olan veli iffetli olmaya çalışsın, yoksul olan da ihtiyaç ve emeğine uygun olarak yesin. Mallarını kendilerine verdiğiniz zaman yanlarında şahit bulundurun. Hesap sorucu olarak da Allah yeter. Edip Yüksel Evlenme yaşına eriştiklerinde yetimleri sınayın. Onlarda olgunluk görürseniz kendilerine mallarını verin. Onlar büyüyecek diye savurganlık ve aceleyle mallarını yemeyin. Zengin, malın korumasına gösterdiği çabanın ücretinden vazgeçsin. Fakir ise uygun bir miktarda harcasın. Mallarını kendilerine tanıklar huzurunda geri verin. Hesap görücü olarak ALLAH yeter. Elmalılı Hamdi Yazır ve yetimleri nikâh çağına ermelerine kadar gözedib deneyin, o vakit kendilerinden bir rüşd hissettiniz mi hemen mallarını kendilerine teslim edin, büyüyecekler de ellerine alacaklar diye o malları israfla yemeğe kalkmayın ihtiyacı olmıyan tenezzül etmesin, muhtac olan da meşru' surette bir şey yesin, mallarını kendilerine teslim ettiğiniz zaman da karşılarında şahid bulundurun, hisabınızı doğru tutmak için Allahın harekâtınızı hisaba çekmekte olması yeter Muhammed Esed Sorumluluğunuz altındaki yetimleri evlenebilecekleri yaşa gelinceye kadar deneyin; sonra aklen olgunlaştıklarını tesbit ederseniz, mallarını onlara iade edin; sakın, onlar büyümeden önce, aceleyle ve müsrifçe harcayarak mallarını tüketmeyin. Zengin olan kimseyi vesayeti altındakinin malından tamamen uzak tutun. Fakiri ise ondan uygun bir şekilde istifade ettirin. Mallarını kendilerine teslim ettiğinizde, onlar adına şahitler bulundurun ve unutmayın ki nihai hesap sorucu olarak Allah kafidir. Mustafa İslamoğlu Yetimleri, evlenme çağına gelinceye kadar gözetleyin; ama eğer aklen olgunlaştıklarını tesbit ederseniz, mallarını kendilerine geri verin! Büyüyüverecekler diye mallarını alelacele ve saçıp-savurarak yemeye kalkmayın İhtiyacı olmayan kimse tenezzül etmesin, muhtaç olan da münasip bir biçimde yararlansın! Mallarını kendilerine iade ettiğinizde, onlar adına şahitler bulundurun! Hesap sorucu olarak Allah yeter. Seyyid Kutub Yetimleri evlenme çağına gelene kadar deneyiniz. Eğer olgunlaştıklarını görürseniz hemen mallarını kendilerine teslim ediniz. Yetimler büyüyecek endişesi ile bu malları savurganca yemeyiniz. Zengin veliler bu mallara hiç el sürmesin. Fakir veliler ise bu malların geleneklere uygun düşecek kadarını yesin. Yetimlere mallarını teslim ederken yanınızda şahit bulundurunuz. Gerçi hesap sorma merci olarak Allah yeterlidir. Süleyman Ateş Nikâh çağına varıncaya kadar öksüzleri deneyin, eğer onlarda bir olgunluk görürseniz, mallarını kendilerine verin. Büyüsünler diye alıkoyup israf ile tez elden onların mallarını yemeğe kalkmayın. Zengin olan, çekinsin; yoksul olan da malın muhafazası için gösterdiği çabaya ve ihtiyacına uygun şekilde yesin. Onlara mallarını geri verdiğiniz zaman da yanlarında şâhid bulundurun. Hesapçı olarak da Allâh yeter O, her yaptığınızı hesâbetmektedir. Süleymaniye Vakfı Yetimleri, evlenme çağına[1*] gelene kadar deneyin. Onlarda olgunlaşma rüşd[2*] görürseniz mallarını kendilerine verin; büyüyüp geri alacaklar diye onları israf ederek ve tez elden yemeyin. Zengin olan, kendini engellesin; yoksul olan da maruf Kur’an ölçülerine uygun[3*] bir şekilde yesin. Mallarını kendilerine verdiğiniz zaman, yanlarında şahit bulundurun. Hesap sormak için Allah yeter. [1*] Kur’an'da evlenme çağı kavramı olduğunun delilidir. Çocuk evlilikleri Kur’an’a uygun değildir. [2*] Kur’an’a göre birinin ergenlik çağına gelmiş olması bile yeterli değildir. Onda rüşdolgunluk olmalıdır. Çünkü evlenmek isteyen kız ve erkek karşılıklı anlaşma yapacakakit ve mali yükümlülük altına girecektir. Mali yükümlülük ergenliğe ulaşmış bile olsalar çocuklararüşd olmayanlara verilemez. [3*] Maruf için bkz Bakara 2/178 ve Bakara 2/231 ile dipnotları Tefhim-ul Kuran Yetimleri, nikâha erişecekleri çağa kadar deneyin; şayet kendilerinde bir rüşd olgunlaşma gördünüz mü, hemen onlara mallarını verin. Büyüyecekler diye israf ile çarçabuk yemeyin. Zengin olan iffetli olmaya çalışsın, yoksul olan da artık maruf ihtiyaca ve örfe uygun bir şekilde yesin. Mallarını kendilerine verdiğiniz zaman, onlara karşı şahid bulundurun. Hesap görücü olarak Allah yeter. Yaşar Nuri Öztürk Yetimleri, nikâh çağına gelmelerine kadar gözetleyip deneyin. O zaman onlarda içinize sinecek bir olgunluk ve erginlik görürseniz, mallarını onlara geri verin. Büyüyecekler diye bu malları tez elden saçıp savurarak yemeyin. Zengin olan, iffetli davransın. Fakir olan ise örfün gerekli kıldığı oranda yesin. Mallarını kendilerine teslim ettiğiniz zaman yanlarında tanıklar bulundurun. Hesap sorucu olarak Allah yeter. 4-NİSÂ 7. Ayet لِّلرِّجَالِ نَصيِبٌ مِّمَّا تَرَكَ الْوَالِدَانِ وَالأَقْرَبُونَ وَلِلنِّسَاء نَصِيبٌ مِّمَّا تَرَكَ الْوَالِدَانِ وَالأَقْرَبُونَ مِمَّا قَلَّ مِنْهُ أَوْ كَثُرَ نَصِيبًا مَّفْرُوضًا Lir ricâli nasîbun mimmâ terakel vâlidâni vel akrabûne, ve lin nisâi nasîbun mimmâ terakel vâlidâni vel akrabûne mimmâ kalle minhu ev kesurkesura. Nasîben mefrûdâmefrûdan. Bayraktar Bayraklı Anne babanın ve akrabanın geride bıraktıklarından erkekler bir pay alacaklardır. Anne babanın ve akrabanın bıraktığında, ister az ister çok olsun, kadınların da bir payı olacaktır. Allah tarafından tayin edilmiş bir paydır bu! Cemal Külünkoğlu Ölen ana-baba ve akrabanın miras olarak bıraktıklarından erkeklere bir pay vardır. Ana-baba ve akrabanın bıraktıklarından ister az ister çok olsun, kadınlara da Allah tarafından farz olarak belirlenmiş bir pay vardır. Diyanet İşleri eski Ana babanın ve yakınların bıraktıklarından, erkeklere hisse vardır. Ana babanın ve yakınların bıraktıklarından kadınlara da hisse vardır. Bunlar, az veya çok, belirli bir hissedir. Diyanet Vakfi Ana-babanın ve yakınların bıraktıklarından erkeklere bir pay vardır; ana-babanın ve yakınların bıraktıklarından kadınlara da bir pay vardır. Gerek azından, gerek çoğundan belli bir hisse ayrılmıştır. Edip Yüksel Ana babanın ve yakınların bıraktığından erkeklere bir pay vardır. Ana babanın ve yakınların bıraktığından kadınlara da bir pay vardır. Miras ister az olsun ister çok olsun kadın bir pay almalıdır. Elmalılı Hamdi Yazır erkeklere bir pay var ana baba ve en yakın akribanın bıraktığından, dişilere de bir pay var ana bana ve en yakın akribanın bıraktığından, azından da çoğundan da, farz kılınmış birer pay Muhammed Esed Ebeveynin ve akrabanın geride bıraktıklarından erkekler bir pay alacaklardır. Ebeveynin ve akrabanın bıraktığında, ister az ister çok olsun, kadınların da bir payı olacaktır; Allah tarafından tayin edilen bir paydır bu! Mustafa İslamoğlu Ana-baba ve akrabanın bıraktıklarında erkeklerin bir payı zaten vardır. Ana-baba ve akrabanın bıraktıklarında, az ya da çok, kadınların da bir payı olmalıdır; Allah tarafından farz kılınan bir paydır bu. Seyyid Kutub Ana- babanın ve yakın akrabaların bıraktıkları mirasta erkeklerin payı olduğu gibi kadınların da payı vardır. Bu miras ister az, ister çok olsun, onda erkeğin ve kadının belirlenmiş payları vardır. Süleyman Ateş Ana babanın ve akrabânın geriye bıraktıklarından erkeklere pay vardır; ana babanın ve akrabânın geriye bıraktıklarından kadınlara da pay vardır. Gerek azından gerek çoğundan hem erkeğe, hem de kadına bir hisse ayrılmıştır. Süleymaniye Vakfı Ana-baba ve en yakınların bıraktıklarından erkeklere bir pay vardır. Ana-baba ve en yakınların bıraktıklarından kadınlara da bir pay vardır. Az veya çok ama miktarları belirli bir paydır. Tefhim-ul Kuran Anne ve baba ile akrabaların bıraktıklarından erkekler için bir pay vardır; anne ve baba ile akrabanın bıraktıklarından kadınlar için de bir pay vardır. Bunun azından ve çoğundan farz kılınmış bir pay vardır. Yaşar Nuri Öztürk Ana-baba ve akrabanın geriye bıraktığından erkeklere bir pay vardır. Ana-baba ve akrabanın geriye bıraktığından -onun azından da çoğundan da- farz kılınmış bir nasip olarak kadınlara da bir pay vardır. 4-NİSÂ 8. Ayet وَإِذَا حَضَرَ الْقِسْمَةَ أُوْلُواْ الْقُرْبَى وَالْيَتَامَى وَالْمَسَاكِينُ فَارْزُقُوهُم مِّنْهُ وَقُولُواْ لَهُمْ قَوْلاً مَّعْرُوفًا Ve izâ hadaral kısmete ulûl kurbâ vel yetâmâ vel mesâkînu ferzukûhum minhu ve kûlû lehum kavlen ma’rûfâma’rûfen. Bayraktar Bayraklı Yakınlar, yetimler ve yoksullar miras taksiminde hazır bulunursa, bundan onları da rızıklandırınız ve onlara güzel söz söyleyiniz. Cemal Külünkoğlu Mirasın bölüştürülmesi sırasında kendilerine pay düşmeyen akrabalar, yetimler ve fakirler hazır bulunurlarsa, onlara da maldan bir şeyler verin ve onlarla gönüllerini almak için nazik bir dille konuşun. Diyanet İşleri eski Taksimde, yakınlar, yetimler ve düşkünler bulunursa, ondan onlara da verin, güzel sözler söyleyin. Diyanet Vakfi Mirastan payı olmayan yakınlar, yetimler ve yoksullar miras taksiminde hazır bulunursa bundan, onları da rızıklandırın ve onlara güzel söz söyleyin. Edip Yüksel Miras bölüşümünde, yakınlar, yetimler ve yoksullar da hazır bulunursa güzel sözler söyleyerek onlara da verin. Elmalılı Hamdi Yazır miras taksim olunurken uzak karabeti bulunanlar ve yetimler, miskinler de hazır bulunuyorlarsa hem kendilerine ondan biraz bir şey verin hem de gönüllerini alacak sözler söyleyin Muhammed Esed Mirasın bölüştürülmesi sırasında öteki akrabalar, yetimler ve muhtaçlar hazır bulunduklarında, onlara geçinmeleri için bir kısmını ayırın ve onlarla nazik bir şekilde konuşun. Mustafa İslamoğlu Miras taksimi sırasında, diğer akraba, yetimler ve yoksullar da hazır bulunurlarsa, onlara da bir şey verin; ve kendilerine gönül alıcı sözler söyleyin! Seyyid Kutub Eğer miras bölüşümü sırasında pay sahibi olmayan uzak akrabalar, yetimler ve yoksullar hazır bulunursa onlara da bir şeyler veriniz ve kendilerine gönül alıcı sözler söyleyiniz. Süleyman Ateş Mirâs düşmeyen Akrabâlar, öksüzler, yoksullar da mirâs taksiminde hazır bulunursa bir şeyler vererek onları da ondan rızıklandırın gönüllerini hoş edin ve onlara güzel söz söyleyin. Süleymaniye Vakfı Mirasın paylaştırılması sırasında, yakınlar, yetimler ve çaresiz kalmış kimseler[*] bulunursa, ondan onları da rızıklandırın ve onlara güzel bir söz söyleyin. [*] Ölenin daha önce maddi desteğini görmekte olan ve bu ölüm nedeniyle çaresizmiskin durumuna düşen diğer kimselerÖrneğin ölen tarafından eğitim masrafları üstlenilmiş olan bir öğrenci Tefhim-ul Kuran Mirası Bölüşme sırasında yakınlar; yetimler ve yoksullar da hazır olursa, onları ondan rızıklandırın ve onlara güzel maruf söz söyleyin. Yaşar Nuri Öztürk Mirasın paylaştırılmasında hısım-akraba, yetimler, yoksul ve çaresizler de hazır bulunurlarsa, ondan onları da rızıklandırın ve onlara güzel ve hoş bir söz de söyleyin. 4-NİSÂ 9. Ayet وَلْيَخْشَ الَّذِينَ لَوْ تَرَكُواْ مِنْ خَلْفِهِمْ ذُرِّيَّةً ضِعَافًا خَافُواْ عَلَيْهِمْ فَلْيَتَّقُوا اللّهَ وَلْيَقُولُواْ قَوْلاً سَدِيدًا Velyahşellezîne lev terakû min halfihim zurriyeten dıâfen hâfû aleyhim, felyettekûllâhe velyekûlû kavlen sedîdâsedîdan. Bayraktar Bayraklı Geriye zayıf çocuklar bırakmaktan endişe etsinler ve onlar üzerinde titresinler. Allah'tan sakınıp doğru söz söylesinler. Cemal Külünkoğlu Arkalarında kendi haklarını koruyamayacak kadar küçük ve aciz çocuklar bıraktıkları takdirde, onlar için durumları ne olacak diye endişe edecek olanlar, haksızlık yapmaktan korksunlar. Allah'ın emirlerine uygun davransınlar, haklarını korumada doğru söz söylesinler. Diyanet İşleri eski Arkalarında cılız çocuklar bıraktıkları takdirde, bundan endişe edecek olanlar, haksızlık yapmaktan korksunlar; dürüst söz söylesinler. Diyanet Vakfi Geriye eli ermez, gücü yetmez çocuklar bıraktıkları takdirde halleri ne olur diye korkacak olanlar yetimlere haksızlık etmekten korkup titresinler; Allah'tan sakınsınlar ve doğru söz söylesinler. Edip Yüksel Geriye zayıf çocuklar bırakan ve onların durumlarından endişe duyanlar dikkat etsinler! ALLAH’ı düşünsünler ve uygun kararlar versinler. Elmalılı Hamdi Yazır hem titresin o kimseler ki arkalarına elleri ermez, güçleri yetmez bir zürriyyet bırakacak olsalardı onlara karşı korkacaklardı, o halde Allahdan korksunlar ve sağlam söz söylesinler Muhammed Esed Ve onlar, o kanuni mirasçılar Allah'tan korksunlar; eğer kendileri arkalarında kendi haklarını koruyamayacak durumda olan çocuklar bıraksalardı onlar için mutlaka endişe duyarlardı; işte böyleleri, Allah'a karşı sorumluluklarının bilincinde olsunlar ve yoksulların hakları konusunda dürüst ve insaflı olan neyse onu dile getirsinler. Mustafa İslamoğlu Artık korksun onlar ki; eğer kendileri, arkalarında korunmaya muhtaç cocuklar bıraksalardı, onlar için endişelenirlerdi. Allah'a karşı sorumluluk bilincini kuşansınlar da doğru dürüst konuşsunlar. Seyyid Kutub Arkalarında güçsüz çocuklar bırakıp ölecek olsalar çocuklarının hali nice olur diye kaygı duyanlar yetimlere haksızlık etmekten korksunlar, Allah'tan sakınsınlar ve doğru konuşsunlar. Süleyman Ateş Kendileri, geriye zayıf çocuklar bıraktıkları takdirde onların durumundan endişe edecek olanlar, öksüzlerin hakkına dokunmaktan çekinsinler. Allah'tan korksunlar ve doğru söz söylesinler. Süleymaniye Vakfı Arkalarında zayıf çocuklar bıraktıkları takdirde, bundan endişe edecek olanlar, Allah’tan çekinsinler de doğru söz söylesinler. Tefhim-ul Kuran Arkalarında bıraktıkları zayıf çocuklardan dolayı korku duyanlar, vasiyetleri altında olanlar için de içleri ürpertiyle titresin. Allah'tan sakınsınlar ve onlara doğru söz söylesinler. Yaşar Nuri Öztürk Ürperip titresin o kimseler ki, kendi arkalarında zayıf ve çaresiz aile fertleri bırakmış olsalardı, onlar için korku ve endişe duyacaklardı. O halde, Allah'tan korksunlar ve haksızlığı önleyici sağlam bir söz söylesinler. 4-NİSÂ 10. Ayet إِنَّ الَّذِينَ يَأْكُلُونَ أَمْوَالَ الْيَتَامَى ظُلْمًا إِنَّمَا يَأْكُلُونَ فِي بُطُونِهِمْ نَارًا وَسَيَصْلَوْنَ سَعِيرًا İnnellezîne ye’kulûne emvâlel yetâmâ zulmen innemâ ye’kulûne fî butûnihim nârânâran. Ve se yaslevne seîrâseîran. Bayraktar Bayraklı Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, ancak karınlarında ateş yemiş olurlar. Yakında onlar alevli bir ateşe gireceklerdir. Cemal Külünkoğlu Doğrusu yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, ancak karın dolusu ateş yemiş olurlar. Onlar çılgın bir ateşe cehenneme gireceklerdir. Diyanet İşleri eski Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, karınlarına ancak ateş tıkınmış olurlar, zaten onlar çılgın aleve atılacaklardır. Diyanet Vakfi Haksızlıkla yetimlerin mallarını yiyenler şüphesiz karınlarına ancak ateş tıkınmış olurlar; zaten onlar alevlenmiş ateşe gireceklerdir. Edip Yüksel Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler karınlarını ateşle doldurmuş olurlar ve cehennemi boylayacaklar. Elmalılı Hamdi Yazır yetimlerin zulmen mallarını yiyenler muhakkak karınlarında sırf bir ateş yerler ve yarın bir çılgın ateşe yaslanırlar Muhammed Esed Yetimlerin mallarını günahkarca yiyip bitirenler, sadece karınlarını ateşle doldurmuş olurlar. Çünkü öteki dünyada yakıcı bir ateşe mahkum olacaklar. Mustafa İslamoğlu Doğrusu, yetimlerin mallarını haksız yere boğazlarına geçirenler, karınlarını yalnızca ateşle doldurmuş olurlar. Zira, gelecekte çılgın bir ateşe mahkum olacaklar. Seyyid Kutub Yetimlerin mallarını haksız biçimde yiyenler, midelerini ateşle doldurmaktan başka birşey yapmıyorlar. Zaten kudurmuş alevlerin içine atılacaklardır. Süleyman Ateş Zulüm ile öksüzlerin mallarını yiyenler, karınlarına sadece ateş koymaktadırlar ve çılgın bir ateşe gireceklerdir. Süleymaniye Vakfı Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, karınlarına ancak ateş tıkınmış olurlar, zaten onlar yakında çılgın aleve atılacaklardır. Tefhim-ul Kuran Gerçek şu ki, yetimlerin mallarını zulmederek yiyenler, karınlarına ancak ateş yemiş olurlar. Onlar, çılgın bir ateşe gireceklerdir. Yaşar Nuri Öztürk Şunda kuşkunuz olmasın ki, zulme başvurarak yetimlerin mallarını yiyenler karınlarına doldurmak üzere bir ateş yemekten başka bir şey yapmazlar. Ve onlar yakın bir zamanda, korkunç acılar veren bir azaba dalacaklardır. 4-NİSÂ 11. Ayet يُوصِيكُمُ اللّهُ فِي أَوْلاَدِكُمْ لِلذَّكَرِ مِثْلُ حَظِّ الأُنثَيَيْنِ فَإِن كُنَّ نِسَاء فَوْقَ اثْنَتَيْنِ فَلَهُنَّ ثُلُثَا مَا تَرَكَ وَإِن كَانَتْ وَاحِدَةً فَلَهَا النِّصْفُ وَلأَبَوَيْهِ لِكُلِّ وَاحِدٍ مِّنْهُمَا السُّدُسُ مِمَّا تَرَكَ إِن كَانَ لَهُ وَلَدٌ فَإِن لَّمْ يَكُن لَّهُ وَلَدٌ وَوَرِثَهُ أَبَوَاهُ فَلأُمِّهِ الثُّلُثُ فَإِن كَانَ لَهُ إِخْوَةٌ فَلأُمِّهِ السُّدُسُ مِن بَعْدِ وَصِيَّةٍ يُوصِي بِهَا أَوْ دَيْنٍ آبَآؤُكُمْ وَأَبناؤُكُمْ لاَ تَدْرُونَ أَيُّهُمْ أَقْرَبُ لَكُمْ نَفْعاً فَرِيضَةً مِّنَ اللّهِ إِنَّ اللّهَ كَانَ عَلِيما حَكِيمًا Yûsîkumullâhu fî evlâdikum liz zekeri mislu hazzıl unseyeynunseyeyni, fe in kunne nisâen fevkasneteyni fe lehunne sulusâ mâ terakterake, ve in kânet vâhideten fe lehân nısfnısfu. Ve li ebeveyhi li kulli vâhidin min humâs sudusu mimmâ terake in kâne lehu veledveledun, fe in lem yekun lehu veledun ve varisehû ebevâhu fe li ummihis sulussulusu, fe in kâne lehû ıhvetun fe li ummihis sudusu, min ba’di vasiyyetin yûsî bihâ ev deyndeynin. Âbâukum ve ebnâukum, lâ tedrûne eyyuhum akrabu lekum nef’ânef’en, farîdaten minallâhminallâhi. İnnallâhe kâne alîmen hakîmâhakîmen. Bayraktar Bayraklı Allah size, çocuklarınızın alacağı miras hakkında, erkeğe kadının payının iki katını tavsiye eder. Kız çocuklar ikiden fazla iseler, ölenin geriye bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer çocuk tek bir kız ise mirasın yarısı onundur. Ölenin bir erkek çocuğu varsa, geriye bıraktığı malından anne babasından her birinin altıda bir hissesi vardır. Eğer çocuğu yok da anne babası ona vâris oluyorsa, annesine üçte bir düşer. Eğer ölenin bir kız kardeşi varsa, annesinin payı altıda birdir. Bu hükümler, ölenin yapacağı vasiyetten ya da borcundan sonradır. Babalarınız ve oğullarınızdan, hangisinin fayda bakımından size daha yakın olduğunu bilmezsiniz. Bunlar Allah'ın koyduğu haklardır. Şüphesiz Allah bilendir; hikmet sahibidir. Cemal Külünkoğlu Allah, miras konusunda çocuklarınız hakkında erkeğe, kadının/kızın hissesinin iki misli miras vermenizi emreder. Eğer geride kalan çocuklar iki ya da ikiden fazla kız iseler, ölenin geriye bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer bir tek kız/kadın ise mirasın yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, geriye bıraktığı maldan, ana babasından her birinin altıda bir hissesi vardır. Eğer çocuğu yok da yalnız ana babası ona varis oluyorsa, anasına üçte bir düşer. Eğer kardeşleri varsa, anasının hissesi altıda birdir. Bu hüküm, ölenin yaptığı vasiyetin yerine getirilmesinden ve borçların ödenmesinden sonra kalan mal içindir. Anne ve baba yahut evlâtlarınızdan hangisinden size fayda geleceğini siz bilemezsiniz. Bu şekildeki hisse dağıtımı size Allah tarafından farz kılınmıştır. Allah ise her şeyi bilen, her şeyi hikmetle yapandır. Diyanet İşleri eski Allah çocuklarınız hakkında, erkeğe iki dişinin hissesi kadar tavsiye eder. Eğer kadınlar ikinin üstünde ise, bırakılanın üçte ikisi onlarındır; şayet bir ise yarısı onundur. Ana babadan her birine, ölenin çocuğu varsa yaptığı vasiyetten veya borcundan arta kalanın altıda biri, çocuğu yoksa, anası babası ona varis olur, anasına üçte bir düşer. Kardeşleri varsa, altıda biri annesinindir; babalarınız ve oğullarınızdan menfaatçe hangisinin size daha yakın olduğunu siz bilmezsiniz. Bunlar Allah tarafından tesbit edilmiştir. Doğrusu Allah bilendir, Hakim olandır. Diyanet Vakfi Allah size, çocuklarınız hakkında, erkeğe, kadının payının iki misli miras vermenizi emreder. Çocuklar ikiden fazla kadın iseler, ölünün bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer yalnız bir kadınsa yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, ana-babasından her birinin mirastan altıda bir hissesi vardır. Eğer çocuğu yok da ana-babası ona vâris olmuş ise, anasına üçte bir düşer. Eğer ölenin kardeşleri varsa, anasına altıda bir düşer. Bütün bu paylar ölenin yapacağı vasiyetten ve borçtan sonradır. Babalarınız ve oğullarınızdan hangisinin size, fayda bakımından daha yakın olduğunu bilemezsiniz. Bunlar Allah tarafından konmuş farzlardır paylardır. Şüphesiz Allah ilim ve hikmet sahibidir. Edip Yüksel ALLAH size çocuklarınız hakkında öğütte bulunuyor. Erkek, kadının iki katı pay alır. Mirasçılar sadece kadın olup iki kişiden fazla iseler kalıtın üçte ikisi onlarındır. Çocuk sadece bir kadınsa kalıtın yarısı onundur. Ölen kişi ardında çocuk bırakmışsa, ana ve babasının her birisine altıda bir düşer. Çocuğu yok da kendisine sadece ana ve babası varis oluyorsa bu durumda annesine üçte bir pay düşer. Kardeşi varsa bu durumda annesine altıda bir düşer. Tüm bu paylaşma oranları, ölenin yaptığı vasiyetten ve borçların ödenmesinden sonra gelir. Analarınız, babalarınız ve çocuklarınızdan hangisinin size daha yararlı olduğunu bilemezsiniz. Bu ALLAH’ın yasasıdır. ALLAH Bilendir, Bilgedir. Elmalılı Hamdi Yazır Allah size miras taksimi şöyle ferman buyuruyor Evlâdınızda Erkeğe iki dişi payı kadar, eğer hepsi dişi olmak üzere ikiden ziyade iseler bunlara terikenin üçte ikisi, ve eğer bir tek kız ise o zaman ona yarısı; ebeveyni için Her birine ölenin terikesinden altıda bir şayed çocuğu varsa, amma çocuğu yok da anası babası varis bulunuyorsa anasına üçte bir, eğer ölenin kardeşleri de varsa o vakıt anasına altıda bir, hep ettiği vasıyyetten veya borcundan sonra; babalarınız ve oğullarınız bilmezsiniz ki onların hangisi menfaatçe size daha yakındır, bütün bunlar Allahdan birer feriza, her halde Allah alîm, hakîm bulunuyor Muhammed Esed Çocuklarınızın varisliği konusunda Allah size şunu emreder Erkek, iki kadının hissesine eşit bir miktar alacaktır; ama ikiden fazla kadın varsa, onlara, ebeveynlerinin geride bıraktıklarının üçte ikisi verilecektir; sadece bir tane varsa, onun yarısını alacaktır. Ölenin anne-babasına gelince, geride bir çocuk bırakması durumunda, her biri terekenin altıda birini alacaktır; ama hiç çocuk bırakmamışsa ve anne-babası onun tek mirasçısı ise, annesi üçte birini alacaktır; eğer ölenin erkek ve kız kardeşleri varsa, o zaman annesine, yapmış olduğu herhangi bir vasiyeti veya ödemek zorunda olduğu borcu düşüldükten sonra terekenin altıda biri verilecektir. Anne-babalarınıza ve çocuklarınıza gelince, hangisinin sizin bırakacağınız fayda ve imkanlara daha layık olduğunu bilemezsiniz. İşte bu nedenledir Allah'tan gelen emirler... Şüphesiz Allah her şeyi bilendir, hikmet sahibidir. Mustafa İslamoğlu Allah size, çocuklarınız konusunda şunu tavsiye eder Erkek, iki kadının payına denk alır; fakat ikiden fazla kadın varsa, onlara, bırakılan mirasın üçte ikisi verilir; sadece bir kadın varsa, o halde yarısını alır. Ve eğer ölenin çocuğu varsa, onun anne-babasından her biri mirasın altıda birini alır; ama eğer çocuğu yoksa ve anne-babası onun tek varisiyse, işte o zaman annesi üçte birini alır. Eğer kız ve erkek kardeşleri varsa, o zaman annesine, yapmış olduğu herhangi bir vasiyyeti ya da borcu düşüldükten sonra altı biri verilmelidir. Ebeveynleriniz ve oğullarınız... Sizin bırakacağınız yararlı şeylere hangisinin daha layık olacağını bilemezsiniz. İşte bu yüzdendir Allah katından gelen talimatlar Kuşkusuz Allah her şeyi bilendir, her hükmünde tam isabet edendir. Seyyid Kutub Çocuklarınızın mirastaki durumu hakkında Allah size şöyle ferman buyuruyor Erkeğe iki dişinin hissesi kadardır. Eğer kadınlar ikinin üstünde ise bırakılan malların üçte ikisi onlarındır. Şayet tek ise yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, ana ve babadan her birine bırakılan malın altıda biri. Çocuğu olmayıp da ona ana ve babası mirasçı olduysa üçte biri anasınındır. Kardeşleri varsa o vakit altıda biri anasınındır. Bu hükümler, ölenin borcu ödenip, yaptığı vasiyetler yerine getirildikten sonradır. Siz, babalarınızdan ve oğullarınızdan hangisinin size fayda bakımından daha yakın olduğunu bilmezsiniz. Bunlar, Allah’tan birer farizadır. Doğrusu Allah; hakkıyla bilen ve Hakim olandır. Süleyman Ateş Allâh size, çocuklarınızın alacağı mirâs hakkında, erkeğe kadının payının iki katını tavsiye eder. Çocuklar ikiden fazla kadın iseler, ölenin geriye bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer çocuk yalnız bir kadınsa mirâsın yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, bıraktığı mirâsta ana babasından her birinin altıda bir hissesi vardır. Eğer çocuğu yok da ana babası ona varis oluyorsa, anasına üçte bir düşer. Eğer kardeşleri varsa, anasının payı altıda birdir. Bu hükümler, ölenin Yapacağı vasiyyetten, ya da borcundan sonradır. Babalarınız ve oğullarınızdan, hangisinin fayda bakımından size daha yakın olduğunu bilmezsiniz. Bunlar, Allâh'ın koyduğu haklardır. Şüphesiz Allâh bilendir, hikmet sâhibidir. Süleymaniye Vakfı Allah evladınız konusunda size görev yükler; erkeğin payı, iki kızın payı kadardır. Eğer kızlar ikinin üstünde ise, bıraktığının üçte ikisi onlarındır; şayet bir kız ise yarısı onundur. Ana-babadan her birine, ölenin çocuğu varsa altıda bir verilir. Ölenin çocuğu olmaz, anası babası ona varis olursa anasına üçte bir pay verilir. Kardeşleri varsa, altıda biri annesinindir. Bunlar, yaptığı vasiyetin yerine getirilmesinden veya borcunun ödenmesinden sonra olur. Ananız,babanız ve çocuklarınız... Onlardan hangisinin faydalı olma bakımından size daha yakın olduğunu bilmezsiniz. Bu sebeple paylar Allah tarafından belirlenmiştir. Allah bilir, doğru kararlar verir. Tefhim-ul Kuran Çocuklarınız konusunda Allah, erkeğe iki dişinin hissesi kadar tavsiye eder. Eğer onlar ikiden çok kadın ise ölünün geride bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Kadın veya kız bir tek ise, bu durumda yarısı onundur. Ölenin Bir çocuğu varsa, geriye bıraktığından anne ve babadan her biri için altıda bir, çocuğu olmayıp da anne ve baba ona mirasçı ise, bu durumda annesi için üçte bir vardır. Onun kardeşleri varsa o zaman da annesi için altıda bir'dir. Ancak bu hükümler, ölenin Ettiği vasiyet veya varsa borcun düşülmesinden sonradır. Babalarınız, oğullarınız, siz onların hangilerinin yarar bakımından size daha yakın olduğunu bilmezsiniz. Bunlar Allah'tan bir farzdır. Şüphesiz Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibi olandır. Yaşar Nuri Öztürk Allah size çocuklarınızla ilgili olarak şunu öneriyor Erkek için, iki dişinin payı kadar. İkiden fazla kadın iseler ölenin bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer çocuk sadece bir kadınsa, mirasın yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, geriye bıraktığından ana-babanın her biri için altıda bir hisse olacaktır. Ölenin çocuğu yoksa ve kendisine ana-babası mirasçı olmuşsa bu durumda anasına üçte bir düşer. Eğer kardeşleri varsa, anasının payı, yapacağı vasiyetten ve borcundan arta kalanın altıda biridir. Babalarınız var, oğullarınız var. Siz bunlardan hangisinin yarar bakımından size daha yakın olduğunu bilemezsiniz. Allah'tan bir buyruğu önemseyin. Hiç kuşkusuz Allah herşeyi bilir, tüm hikmetlerin sahibidir.

sizi tek bir nefisten yaratan ayeti